YOLUMUZ UZUN, MÜCADELEMİZ ZARURİ

Şemsettin KARADOĞAN    


Yaklaşık iki yıldan beri pandeminin damga vurduğu bir Türkiye ve dünya var. Tabiri caizse pandemide dünya raydan çıktı ve bir türlü eski haline dönemiyor.

Özellikle üretim ve tedarik zincirlerindeki aksamalar, hayatın her alanını olumsuz etkilemeye devam ediyor. Gıda ve enerji fiyatlarındaki artış ise tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de insanları zorlamayı sürdürüyor.

Sağlık çalışanları açısından meseleye bakacak olursak, her açıdan zorlu bir süreç yaşadıkları aşikar. Bir yandan pandemiyle mücadele, diğer yandan ağırlaşan yaşam koşulları…

“Hayatın evlere sığdırılmaya” çalışıldığı bu süreçte, sendikalar ise tabiri caizse tarihi roller üstlendiler. Elbette kimi sendikalar bu manada üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirirken, kimi sendikalar daha itidalli davrandılar.

Açıkçası Memur-Sen ailesi ve bu ailenin en güçlü lokomotifi Sağlık-Sen, 97 şubesiyle bu süreçte, sendikacılığın hakkını verdi, vermeye de devam ediyor. Zorlu pandemi sürecinde Sağlık-Sen, bir milyon sağlık çalışanının adeta gören gözü, haykıran sesi, mücadele eden nefesi oldu.

Yeterli mi, elbette değil. Çünkü sendikacılıkta yol hayat kadar uzun, mücadele nefes kadar zaruridir.

Sorumluluğu kuşanmışların yoldan da mücadeleden de geri durmaları asla söz konusu olamaz.

Toplu Sözleşme masasına bu bilinçle oturduk. Neticede bir öncekiyle kıyasladığımızda önemli kazanımlar elde ettik. Özellikle toplu sözleşme ikramiyesinin 400 TL’ye çıkartılması ve sabit ek ödemelerin yüzde 20 oranında arttırılması, en dikkat çekici kazanımlarımızdır.

Bu kazanımlarımızın ilki sendikacılığın hakkını teslim noktasında önem taşımaktadır. İkincisi yani sabit ek ödemelerin yüzde 20 oranında arttırılması ise sağlık çalışanlarının emeğinin teslimi noktasında önemlidir.

Elde etmiş olduğumuz kazanımlar ne olursa olsun elbette birileri “daha fazlası hakkımızdı” deme hakkına sahiptir. Unutulmaması gereken tüm kazanımların mücadele ile elde edildiğidir.

Zorlu pandemi sürecinde teşkilatımız sahadaki yerini almasaydı, yani “hayat eve sığar” deyip, evden çıkmasaydı, elbette her hangi bir kazanım elde etmemiz mümkün olmazdı. Kazanım elde etmemiz bir yana “verilenle” yetinmemiz istenebilirdi. Ama masaya, kudretli teşkilatımızın zorlu pandemi sürecindeki onurlu mücadelesinden aldığımız güçle oturduk.

Bu nedenle bizlerin mücadele bayrağını yükseltmekten başka çıkar yolumuz bulunmuyor. Yolumuz uzun, mücadelemiz zaruri! Fedakar sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının daha nice sorunu var. Bazı sorunlar kronik, bazıları gündelik. Bu nedenle topyekün mücadeleden asla geri durmamamız gerekiyor.

Örnek vermek gerekirse, sağlık çalışanlarının belini büken, emeklerini yok sayan döner sermaye sorununu ortadan kaldırmadığımız müddetçe, “sorunları çözdük” dememiz mümkün değildir. Bu sorun sadece çalışanları ilgilendirmiyor, sağlık sistemini de bir bütün olarak doğrudan ilgilendiriyor. Dolayısıyla bizim bu sorun karşısında mücadele bayrağını çok daha yukarılara taşımak boynumuzun burcudur.

Allah’ın izniyle, teşkilatımızın gücü ve dirayetiyle bu mücadeleyi vermeye kararlıyız. Yılmayacağız, hep birlikte mücadele edeceğiz ve Allah’ın izniyle kazananlardan olacağız.

Mücadelemizin daim olması ve yolumuzu aydınlatması temennisiyle…

  • PAYLAŞ :