SAĞLIKTA DÖNÜŞÜMÜ SAĞLAM ZEMİNE OTURTMAK GEREKİR!

Şemsettin KARADOĞAN    


Zamanın sağlık çalışanları merkezli aktığı bir süreç yaşıyoruz.

Geride bıraktığımız son altı ayda, haber bültenleri bir yana, sağlık çalışanlarına yer vermeyen firma reklamlarına dahi rastlamaz olduk.

Öyle ki herkesin ilgiyle izlediği dizi filmler salgın nedeniyle çekimlerini yapamadı ama o filmlerde boy gösteren ünlülerin süslediği ekranlar, sağlık çalışanlarının kahramanlıklarıyla doldu, taştı.

Bunun sebebi malum, tüm dünyayı tehdit eden salgının ülkemizde de hayatı durma noktasına getirmesi ve buna karşı sağlık çalışanlarının amansız mücadelesi.

Mücadele süresince pek çok sağlık çalışanı hayatını kaybetti, ciddi rahatsızlıklar geçirdi, ailesinden, sevdiklerinden ayrı kaldı, velhasıl bedel ödediler, ödemeye de devam ediyorlar. 

Çünkü salgın, ilk aylardaki düzeyde olmasa da bugünlerde de düşük seyirde devam ediyor.

Yaşanan bu zorlu sürece baktığımızda, toplumun sağlık çalışanlarının önemini daha iyi kavradığını görüyoruz.

Öyle ya maddi ve manevi her şeyiniz olabilir ancak görünmeyen bir düşman karşısında aciz kalıp, eve hapsolabilirsiniz. İşte, sağlık çalışanları evlerine hapsolmadan, bu düşmana meydan okuyan yegane güç olduklarını herkese gösterdiler.

Bunu bir beklentiyle mi yaptılar… Elbette, değil! Çünkü hayat kurtarmak gibi kanayan yaraya can suyu taşımak gibi kutsal bir vazife yürüttüklerinin farkındalar.

Tüm bunların yanında, öteden beri yaşaya geldikleri sorunlarının son bulmasını, yüklerinin hafiflemesini, kamu hizmetlerinde üvey evlat muamelesi görmemeyi gönülden istediler.

Bu manada siyasi iradeden kararlı adımlar beklerken, toplumdan da empati yapmasını istediler. Ancak ikisi de ne yazık ki olmadı…

Sorunların çözümü bir yana, sürecin en başında tüm sağlık çalışanlarına üç aylık ek ödeme desteği verileceği açıklandı. Uygulama hakkaniyet içermiyordu ancak bir süre sonra bundan da vazgeçilerek sınırları iyice daraltıldı.

Toplum yani insanlardan da empati yaparak, en azından bu süreçte şiddete son vermesini beklediler. Bu da olmadı. Hatta bu süreçte, sağlıkta şiddet adeta tavan yaptı. Örneğin Haziran ayında, 16 şiddet olayının yaşandığını ve bu olaylarda 19 saldırganın, 27 sağlık çalışanını mağdur ettiğini görüyoruz.

Sözün özü, salgın nedeniyle ülkede hayat durma noktasına gelse de sağlık çalışanları açısından değişen pek bir şey olmamıştır.

Üstüne üstlük taşıya geldikleri ağır yük, salgın nedeniyle katlanarak artmıştır.

Sağlık-Sen olarak biz bu duruma itiraz ediyoruz ve kabul etmiyoruz. Herkesi de elini vicdanına koyarak, somut adımlar atmaya davet ediyoruz.

Çare, sağlıkta dönüşümü, sağlık çalışanının hak, huzur ve memnuniyetini de gözetecek şekilde sağlam zeminler üzerine oturtmaktır.

Sağlık-Sen tam da bunun için mücadele etmektedir. Salgın sürecinde yaşananları özetleyen bu sayımızın, mücadelemize güç katmasını temenni ediyorum.

  • PAYLAŞ :