Genel yazının 4. Maddesinde belirtilen ameliyathane ve yoğun bakım bünyesinde bulunan Cep Depo, Eczane, Sarf Depo, Sterilizasyon birimlerinde çalışan personelin fiilen katkısı olmaması sebebiyle ek ödeme alamayacakları düzenlemesinin iptalini istedik.
Bu davada, disiplin cezası alanların ek ödeme yönünden de cezalandırılmasına sebebiyet veren hükümlerin iptalini ve bakanlık merkez teşkilatı, Hudut Sahiller Genel Müdürlüğü ve Türkiye İlaç Ve Tıbbi Cihaz Kurumunda çalışanların tamamının ek ödemeden yararlandırılması talep edilmiştir.
Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde destek ödemesi yapılabilmesi için ihtar puanı cezası almama koşuluna karşı açmış olduğumuz davada yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş ve maddenin uygulaması durdurulmuştur. Ayrıca 2023 yılı için yapılan değişiklik için de davamız açılmış olup devam etmektedir.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında sözleşmeli istihdam edilen ASDEP unvanlı görev yapan memurların genel idari hizmetleri sınıfında yer alan aile sosyal destek uzmanı memur kadrosuna atanmaları üzerine bu kişilerin istihdam edilirken sahip oldukları unvanlara uygun hizmet sınıflarına getirilmelerini talep ettik. Davamız devam etmektedir.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında ek ders karşılığında görev yapan personelin sendika üyeliklerinin kurum tarafından kabul edilmemesi üzerine üyelik işlemlerinin tespiti için dava açtık.
Bakanlık bünyesinde bulunan her bir genel müdürlüğe bağlı kuruluşa yapılacak istihdam için farklı unvan ve farklı hizmet süresi şartı arayan düzenlemenin iptalini istedik.
Daha önceki düzenleme ile birim çalışanlarına, bir yıla karşılık doğrudan 30 gün izin verilmekte iken, Radyasyon Yönetmeliğinde yapılan yeni değişiklik ile fiili çalışma şartı getirilen ve bu çalışmaya göre izin günlerini oranlayan düzenlemenin iptalini istedik.
Toplu sözleşme ile hüküm altına alınan ÇEKOM biriminin yatılı hizmet kuruluşu sayılmaması nedeniyle bu birimde çalışan personele artırımlı sosyal hizmet tazminatı verilmemesi işleminin iptali istenmiştir. Açılan bu dava ve bireysel davalar neticesinde bakanlık toplu sözleşme masasında bu talebimizi kabul ederek haklılığımızı ortaya koymuştur.
Tokat ve Aksaray illerinden bakanlığa giden talep yazılarında, İlçe Devlet Hastanesi acil servisinde nöbet tutan aile hekimi ve aile sağlığı çalışanlarına, nöbet ücreti veya nöbet izni verilmesi talep edilmiş, bakanlığın ücretlerin verilmeyeceğini düzenleyen genel yazısının kaldırılması için dava açılmış ve mahkeme genel yazıyı haksız bularak iptaline karar vermiştir.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında çalışan sözleşmeli personelin 375 sayılı KHK’ya göre ödenen ek ödemeden yararlandırılması ve Şiddetle Mücadele İrtibat Noktasında görev yapanlar için düzenlenen 2 personelle sınırlı kısıtlayıcı hükmün iptali talep edilmiş olup, mahkeme talebimizi haklı bularak genel yazının iptaline karar vermiştir.
Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü’nün, uzman hekim dışındaki personelin icap nöbeti tutması mümkün olmadığından bunlara icap nöbet ücreti ödenmeyeceğine dair 01.06.2016 tarih ve 5064 sayılı yazısının iptali için açtığımız davada Ankara Bölge İdare Mahkemesi 657 sayılı Kanunun ek 33. maddesinde memurlar ve sözleşmeli personele icap nöbet ücreti ödeneceği belirtildiğinden söz konusu yazının iptaline karar vermiştir.
ADSM röntgen çalışanı olarak görev yapan personelin, görev yaptıkları yerlerin mevzuat kapsamında “denetimli alan” olarak belirlenmiş olması ve bu alanlarda çalışanların radyasyon görevlisi sayılmaları nedeniyle bu kişilere 90 gün fiili hizmet süresi verilmesine karar verilmiştir.
Üniversite hastanesinde hemşire olarak görev yapan üyemiz, asker eşinin görev yaptığı ildeki Bakanlık emrine geçiş için başvuru yaptığında, talep edilen ilde yeterli kadro olmaması sebebiyle red cevabı almıştır. Buna karşı hem yerel mahkeme hem de bölge idare mahkemesi, eşinin zorunlu hizmet kapsamında hizmet veren görevlerden birinde bulunması durumunda, kişilerin tayin taleplerinin norm kadro koşuluna bağlanarak reddedilmesinin hukuka aykırı olduğuna karar vermiş ve aile birliği sağlanmıştır.
Ebe olarak görev yapmakta olan üyemiz adına açılan davada yerel mahkeme 657 sayılı kanunun Ek 33. Maddesini dayanak göstererek yasada yer alan açık hüküm uyarınca icap nöbeti tutan ve bu nöbet karşılığında kurumunca izin kullanmasına müsaade edilmeyen memurlar ve sözleşmeli personele de icap nöbet ücreti ödenmesi gerektiğine karar vermiştir.
Hemşire olarak görev yapan üyemiz doğum sonrasında yarı zamanlı çalışma talebinde bulunmuş ve kurum tarafından bu talep reddedilmiştir. Bunun üzerine mahkeme, Bakanlar Kurulu tarafından henüz bir düzenleme yapılmamış olmasının açıkça kanunla tanınmış hakkın kullanılmasına engel olamayacağını ve söz konusu düzenlemenin ne zaman yapılacağı hususunda herhangi bir sürenin de belirlenmediği gerekçeleriyle davada iptal kararı vermiştir.
Bakanlık bünyesinde sosyal çalışmacı olarak görev yapan üyenin kuruluş müdürlüğüne atanması için yapılan mülakatta, mülakat sınav komisyonunda bulunan kişilerin, üyenin öğrenim durumuyla eşit düzeyde olmaması sebebiyle ve bu durumun mevzuata aykırı olması sebebiyle işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.
Sağlık Bakım Hizmetleri müdürü olarak çalışmakta iken hiçbir soruşturma vs. olmadan sözleşmesi feshedilen üyemiz adına açılan davada yerel mahkeme, üyenin sözleşmesinin feshini gerektirecek, görevinde yetersiz ve verimsiz olduğuna ilişkin hukuken geçerli somut herhangi bir bilgi ve belgenin idarelerce sunulmaması karşısında, fesih işlemini kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı bularak iptal etmiştir.
Hemşire olarak görev yapan üyemizin skopi cihazını kullanması ve bu cihazdan kaynaklı belli dozda radyasyona maruz kalması sebebiyle şua izni kullanma talebine karşı açılan davada, bu cihazlarla çalışan ve yılda 1 mSv’in üzerinde doz alma olasılığı bulunan kimselerin mesleğine bakılmaksızın radyasyon görevlisi sayıldığı görüşüne yer verildiği ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumunca denetimli alan kabul edilen yerde sürekli olarak bulunduğu ve radyasyona maruz kaldığı açık olduğundan şua izni verilmesine karar verilmiştir.
Bulunduğu ilden başka bir ile sözleşmeli aile hekimi olarak atanan üyemiz, atama işleminden sonra asıl kadrosunun da bulunduğu ile geçirilmesini talep etmiştir. Söz konusu talebin reddi üzerine tarafımızca açılan davada, idarenin red cevabı mevzuata uygun bulunmamış ve üyenin kadrosunun da nakledilmesi gerektiğine karar verilmiştir.
2828 sayılı kanunun cevaz vermesi üzerine sağlık bakanlığına lise mezunu olarak hizmetli kadrosuna atanan üyemiz, memuriyete atandıktan sonra lisans mezunu olmuştur. Adı geçen kanuna 2018 yılında eklenen ve sınavsız unvan değişikliğine izin veren kanun maddesi gereği, memur kadrosuna atanmak isteyen üyenin talebi kurum tarafından reddedilmiştir. Açılan davada yerel mahkeme üyeyi haklı bularak sınavsız unvan değişikliği talebimizi kabul etmiştir.
Disiplin amirinin üye hakkında başlatmış olduğu soruşturmada tebliğ edilen işlem, savunma istem yazısı gibi görünse de ifade almaya yönelik içerik barındırması sebebiyle iptal edilmiştir. Yerel mahkeme; kamu görevlileri hakkında tesis edilen bu tür disiplin cezalarının savunma hakkını açıkça ihlal ettiği ve bu yönüyle de verilen cezanın iptal edilmesi gerektiğine karar vermiştir.
Devlet hastanesi bünyesinde mühendis kadrosunda görev yapıp anı zamanda İş Güvenliği Uzmanlığı sertifikasına da sahip üyemize, hastane içerisinde iş güvenliği uzmanlığı görevi verilmesine karşılık bu görevin getirisi ek ödemeler ödenmemiştir. Asli işinin yanında bu görevlendirme verilerek fiili bir çalışma sunan fakat karşılığında bir ödeme alamayan üye adına açılan davada mahkeme hukuksuzluğu tespit etmiş ve kişiye ödemelerinin verilmesine karar vermiştir.
Askeri hastanede sağlık teknikeri olarak çalışmakta olan üyemizin, hastanenin Sağlık Bakanlığına devredilmesi ile kadrosu kimya teknisyenliğine çevrilmiş ve teknik hizmetler sınıfına geçirilmiştir. Hastanelerin devrine karar verilen 669 sayılı KHK ile devredilen personelin işgal ettikleri unvan pozisyonların aynen nakledileceği belirtilmesine rağmen üyemizin unvanı elinden alınmıştır. Bu işleme karşı açılan dava mahkeme, KHK düzenlemesinin açık olduğuna ve devir işlemlerinde bir mağduriyet yaşatılmaması gerektiğine karar vermiştir.
İlçe devlet hastanesinde 3+1 sözleşmeli personel olarak çalışan üyemizin eşi, aynı ilde tayini mümkün olmayan bir pozisyonda kadrolu memur olarak çalışmaktadır. Eşlerin aynı ilde görev yapmalarına rağmen aralarındaki uzaklığın 120 km olması sebebiyle aile birliği sağlanamamaktadır. Bu sebeple eşinin yanına il merkezine tayin talep üye adına açtığımız davada, sözleşmeli personelin eş durumu tayininde il içi/iller arası ayrımı olmadığı için şartları taşıyan kişilerin tayinin mümkün olması gerektiğine karar verilmiştir.
Mikrobiyoloji uzmanı olarak çalıştığı birimden alınarak başka bir hastaneye geçici görevlendirme işlemine karşı, idarenin işlemi kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olmadığı için üyemiz adına dava açtık. Açılan davada, idarenin süreklilik gösteren hizmetlerinin yerine getirilmesindeki kamu personeli ihtiyacını, tesis edilecek naklen atama yoluyla gidermesi gerektiği gerekçesine yer verilerek tesis edilen haksız görevlendirme işlemi iptal edilmiştir.
Üniversite hastanesinde hemşire olarak çalışan ve %40 engeli olan üyemiz, hastalığı sebebiyle tek başına yaşadığı zorluklara karşılık ailesinin yanına tayin istemiştir. Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin Ek-3. Maddesinde yer verilen atama izni ile olumlu karar aldığımız mahkeme kararı sonucu üyenin tayini yapılmıştır.
Üniversite hastanesinde hemşire olarak görev yapan üyemiz, eşinden boşanması sebebiyle ailesinin bulunduğu ile tayin talep etmiştir. Haksız olarak talebi reddedilen üyemiz adına açmış olduğumuz davada, üyenin boşandığı eşiyle aynı şehirde yaşamasının üzerinde baskı oluşturduğu ve bu durumunda kendisinden verimli bir iş performansı beklenmesinin mümkün olmaması sebebiyle işlemin yürütmesini durdurmuştur.
Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde görev yapmaktayken hiçbir makul sebep ve gerekçeye dayanmaksızın, aynı zamanda personelin talebi ve rızası olmaksızın engelli durumundaki personel il içerisinde farklı bir ilçe sağlık müdürlüğüne atanmıştır. Engelli memurun çalışma koşullarının zorlaştırılamayacağından, talebi ve rızası yokken ve aynı zamanda makul bir sebepte yokken yer değişikliği yapılmasının hukuka aykırılığına vurgu yapılmış ve iptal davası açılmıştır.
Personel isteğe bağlı yer değişikliği talebinde bulunmuş ve idare tarafından personelin her ne kadar talebi kabul edilerek yer değişikliği sağlanmışsa da, harcırahsız ibaresi eklenmek suretiyle davacının yer değişikliği talebi karşılanmıştır. Harcırahsız ibaresinin iptal edilerek, isteğe bağlı olsa dahi, yer değişikliği sebebiyle belli bir maddi külfete katlanmak zorunda kalan personele harcırah ödenmesi gerektiğine ilişkin dava açılmış ve mahkeme tarafından kabul edilmiştir.
Bursa’da İl müdür yardımcısı olarak görev yapmakta olan kişinin başarılı ve takdirnameli bir memuriyet hayatı olmasına rağmen, hiçbir makul bir sebep ve gerekçe belirtilmeden alt unvan olan araştırmacı kadrosuna atanmasının iptali talepli açmış olduğumuz davada, mahkeme tarafından verilen karar ile; davalı idare tarafından takdir hakkı sınırlarının aşıldığını ve alt görev atamanın yapılamayacağını, aynı zamanda kişinin alt göreve atanmasına gerekçe olabilecek makul bir sebebinde bulunmadığını belirterek dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Görülen davada Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında öğretmen olarak çalışan kişilerinde sahip oldukları unvan itibariyle gerekli eğitim ve öğretim harcamalarını yapmaları gerektiğine, yapılan iş ve verilen hizmet anlamında eğitim ve öğretim ödeneğinden faydalanmaları gerektiğine vurgu yapılmış ve mahkeme tarafında haklı talebimiz kabul edilmiştir.
Muş Malazgirt ilçesinde görev yapmakta olan personel çocuğunun tedavisinin Diyarbakır ilinde yapılıyor olmasından ve bulunduğu yerde çocuğunun tedavi ve takibinin mümkün olmamasından dolayı Diyarbakır iline atanma talebinde bulunmuş ve davalı idare tarafından 45/A personelin sağlık mazereti atanma hakkı olmadığından bahisle talebi reddedilmiştir. Bu haksız işleme karşı açmış olduğum dava ile mahkeme tarafından iptal hükmü kurulmuş ve davacının talebi gerçekleştirilmiştir.
Sözleşmeli ASDEP personeline 90 puan üzerinden hesaplanarak ek ödeme yapılması gerekmekteyken 70 puan üzerinden ek ödeme yapılıyordu. Açılan davalar neticesinde unvanlarına uygun şekilde 90 puan üzerinden ödeme yapılmasına mahkeme tarafından karar verilmiştir.
Mahkeme tarafından yapılan değerlendirmede disiplin cezasının silinmesi koşullarının oluştuğuna, davacının bu süre zarfında olumsuz bir davranış ve disiplinsizliğin bulunmadığına bu sebeple davacının talebinin kabulüne hükmetmiştir.
Sendikal eyleme katılmasına bağlı olarak görevini kısmi süreli bırakan personele karşı verilen disiplin cezasına karşı açmış olduğumuz davamızda, mahkeme tarafından yapılan değerlendirme neticesinde, sendikal eylem sebebiyle disiplin cezası verilmemesi gerektiğine ve savunma alımındaki usulü eksiklikler sebebiyle verilen disiplin cezasının iptaline karar verilmiştir.