BİR NÖBET KAÇ SAAT?

Mahmut Faruk Doğan    


Bir hemşire kaç saat nöbet tutuyor?

Haftada, ayda kaç saat fazla mesai yapıyor?

Yoğun bakımda sabaha kadar nöbet tutan hemşire o gece kaç kişilik çalıştı?

Kaç kişinin yapması gereken işi bir başına yaptı? Kaç hastayı takip etti?

 Ya da bir acil tıp teknisyeni bir nöbetinde kaç vaka görüyor? Kaç insanın imdadına yetişiyor? Son nöbetinde kaç hasta yakınının şiddetine, sataşmasına, hakaretine maruz kaldı?

 Acile kaç tane kırmızı alan vakası geldi? Travma mı? Resüsitasyon mu? Hangisi daha yoğundu bugün?

 Bir radyoloji teknisyeni o zararlı ışınlardan korunmak için gün içerisinde kaç kez kabinin arkasına geçiyor?

 Ya o ambulansı kullanan şoför kardeşim bugün kaç km yol yaptı? Hastasını bir an önce hastaneye ulaştırmak için hangi riskleri aldı?

 Peki bugün ameliyathanede kaç vaka vardı? Kimler oradaydı? Hangi isimsiz kahraman vardı hastanızın baş ucunda? Hastayı uyutan kimdi? Takip eden kimdi? Kim getirdi oraya?

 Yoğun bakım olarak adlandırılan, adını duyduğunuzda bile tedirgin olduğunuz, en kritik dönemizde, en meşakkatli bakımın uygulandığı, çoğu şeyi hatırlamadığınız bölümde kaç personel çalışıyor? Sabah nöbeti devreden hemşire kimdi?

 Sorular bitmek bilmez...

Ama mühim olan bu soruların cevaplarını bulmak istiyor musunuz? Gerçekten, samimi olarak, empati yapıp bu soruların cevaplarını düşünüyor musunuz?

Yoksa kucağınızda baygın olarak getirdiğiniz evladınızın en yeni teknolojik cihazlarla donatılmış, o güzelim binalarda kendi kendine, cihazların ve binaların maharetiyle şifa bulup yürüyerek ayrıldığını mı düşünüyorsunuz?

 Bu soruların cevabını fedakâr sağlık çalışanından başkasının bilmediğini çok iyi biliyorum.

 Oysaki bu soruların cevaplarını bulmaya, bu fedakâr sağlık çalışanlarını gerçekten anlamaya, onlara hak vermeye, onlar gibi düşünmeye; hayata, yaşama, insana onlar gibi bakmak için en çok bu dönemde fırsatınız olmuştu.

En çok bu dönemde empati yapmaya daha uygun ortam oluşmuştu.

En çok bu son bir yılda bir sağlık çalışanının annesi, babası, kardeşi, eşi ya da çocuğu olsaydınız neler yaşayabileceğinizi, hangi sınavları verebileceğinizi, nelerle sınanabileceğinizi görecektiniz!

 Ama görmek istemediniz! Duymak istemediniz!

Birkaç günlük alkış ile el üstünde tutuyor gibi yaptınız, sonrasında paspas ettiniz.

Sağlık çalışanının terinin üzerinde kurumasına seyirci kaldınız!

Onları kamunun üvey evladı yaptınız.

 Tüm dünyanın sınav verdiği şu dönemde bile yok saydığınız sağlık çalışanının kaç saat nöbet tuttuğunu öğretene kadar, evladından kaç saat ayrı düştüğünü ezberletene kadar, onların cansiperane verdiği mücadeleyi zihinlere kazıyana kadar susmayacağız!

Sağlık çalışanının emeğinin karşılığını aldığı günü görene kadar durmayacağız!

Formasındaki teri gösterene kadar yorulmayacağız!

  • PAYLAŞ :