VURDUM DUYMAZLIKTAN, YOK SAYMADAN VAZGEÇİLMELİ GERÇEKLER GÖRÜLMELİDİR

Mahmut Faruk Doğan    


Geride bıraktığımız 2020 yılı, tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz açısından da birçok zorluğu, felaketi, afeti bünyesinde barındıran bir yıl oldu. Her zorlu zamanda olduğu gibi bu yıl da sağlık çalışanları fedakârlıktan geri kalmadılar, ellerinden gelenin en iyisini yapmak için çaba gösterdiler, insanlık tarihine adlarını gururla yazdırdılar.

En çok bu pandemi döneminde zorlandı sağlık çalışanı. Yoruldu, yıprandı, hastalandı, hayatını kaybetti. Ama derdini anlatamadı. Yıllardan beri süregelen sıkıntılarını, aksaklıkları, talepleri dile getirmeye çalıştığında “fırsatçılık yapmakla” “rüşvet istemekle” suçlandı. Aslında onlar birikmiş, çözüm bekleyen, rafa kaldırılmış haklı taleplerini canları yanarak gündeme taşıdılar.

Birçok konuda devreye alınan uygulamalar sağlık çalışanları için çözüm üretmedi, çözümden çok kaos üretti, belirsizlik üretti, tereddüt üretti, güvensizlik üretti. En kötüsü de adaletsizlik üretti. Bu uygulamaların başında adaletsiz döner sermaye sistemi gelmektedir. Halisane niyetlerle ortaya çıkmıştır ancak günün şartlarından uzaklaşmış, geçmişe saplanmış, güncelliğini yitirmiş ve sağlık çalışanı için sanal bir hal almıştır.

Pandemi döneminde ortaya çıkan, kamuoyunun adını sıkça duyduğu, birçok mecrada son dakika haberi olarak geçen, sağlık çalışanını “prim alan” “ikramiye alan” kişi olarak gösteren tavan ek ödeme var ki değinmeden geçmek mümkün değil.

Vatandaşa sorsan; pandeminin başından beri sağlık çalışanı “çift maaş” alıyor, bürokrata sorsan çalışanın emeğinin karşılığını almasında payı olduğundan dolayı onlardan bahtiyar kimse yok, çalışana kimse sormuyor ama ben söyleyeyim; ilgili ay boyunca tam mesai yapan, pandemi servisinde çalışan hemşire bir türlü tavanı bulamıyor, memur, yardımcı hizmetli, şoför her zaman olduğu gibi bu dönemde de ek ödemeyi görmüyor, alamıyor ama bunu ailesine bile izah edemiyor, mutemetler hesaplıyor ama o saat hesabından bu miktarlar nasıl oluşuyor izahatını yapamıyor velhasıl içine girenin kaybolduğu bir girdap halini almıştır ek ödeme.

Sağlık Bakanlığı döner sermaye gerçeği ile hesaplaşmaktan kaçınmaktadır. Sağlık çalışanı ek ödeme meselesinde feryat etmektedir. Bu feryat ile ek ödeme konusunda Bakanlığa ayna tutmaktadır aslında, Bakanlık kendine tutulan aynanın farkında olsa, o aynaya dikkatli baksa bu hesaplaşmayı bir an önce yapar, bu yaklaşımdan vazgeçer, mesaisini sorunun çözümüne harcar.

Bir diğer konu da sözleşmeli, vekil, kamu dışı aile sağlığı çalışanı meselesi. Farklı istihdam modeli kaynaklı problemler artık o kadar büyümüştür ki, en temel sorunlardan biri haline gelmiştir. Birçok kez çağrıda bulunduk, dile getirdik; sözleşmeli sistem yuvaları yıkmaktadır, anneyi evlattan ayırmakta, babaya hasret bırakmakta, aile birliğini bozmaktadır, insanları eşi ile işi arasında tercih yapmaya zorlamaktadır, bu yuvaları yıkan siz olmayın diye. Bu modellerin her biri ayrı mağduriyetler oluşturmaktadır.

Farklı istihdam türlerine son vererek tüm sözleşmeli personele kadro alınmalı, hak ettikleri özlük haklarına kavuşmaları sağlanmalı ve aileler kurtarılmalıdır.

Ezcümle insanın emeği en değerli kutsalıdır! Sağlık çalışanı da emeğinin, akıttığı terin karşılığını talep etmektedir. Talepleri yılların yansımasıdır, birikintisidir. Sağlık Bakanlığı, personeline karşı yabancılaşmıştır ve yabancılaşma gün geçtikçe derinleşmektedir, genel bir muhasebe yapmaya ihtiyacı vardır. Bu vurdumduymazlıktan, yok saymadan vazgeçmeli gerçekleri görmelidir. Akıl, basiret ve hikmet ile hareket ederek sistemin çözüm üretmekten uzak olduğunun farkına varmalı ve palyatif yaklaşımlar ile bu sorunların ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığını kabul ederek gerçek manada emeğin karşılığını bulması adına mesai harcamalıdırlar.

Sağlık çalışanı hep ümit var olmuştur ve umuda tutunmuştur. Sağlık-Sen’de sağlık çalışanını hak ettiği konuma kavuşturana dek çalışmaya, koşturmaya, mücadeleye devam edecektir.

  • PAYLAŞ :