ÜSTENCİ TAVIR HAK MÜCADELESİNE ZARAR VERİYOR

Durali BAKİ    


Bilmeyenler olabilir, ülkemizde sağlık hizmetleri 39 ayrı branş üzerinden yürütülmektedir. 
Hemşireden doktora, laboranttan teknisyene birbirinin tamamlayıcısı bu branşlar, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de modern tıbbın gereklerini yapmaktadırlar.  
Bu branşlardan her hangi birinde bir aksama olsa, örneğin röntgen hizmeti verilmese, sağlık sistemi bütünlüğünü kaybeder, sarsılır. 
Aynı durum diğer tüm branşlar için de geçerlidir. 
Kısacası, görev ve sorumluluklar çerçevesinde sağlık sistemindeki her branşın kendi özgül ağırlığı bulunmaktadır.   
Özgül ağırlıkları farklı düzeylerde olsa da bu branşların biri asla diğeriyle ikame edilemez. 
Çünkü tamamının ortak paydası, insan hayatı ve sağlığıdır. Bu nedenle kutsal bir iş yapıyorlar. Ve bu nedenle toplumda saygın bir yere sahipler. 
Tüm bunlara rağmen özellikle bazı hekimlerin, geri kalan 38 branşa tepeden bakan bir tavır içinde hareket ettiklerini de göz ardı etmemek gerekir. 
Bu üstenci tavrı, sağlık hizmetleriyle ilgisi olmayan kimseler yapmış olsa, anlaşılabilir bir durum deyip, geçiştirebilirdik. 
Ancak, sağlığın bir ekip işi olduğunu en iyi bilecek konumda olanlar bizzat hekimlerdir. Çünkü yürütülen sağlık hizmetlerin tamamının hem şahidi hem de yol göstericisidirler. 
O nedenle de bahse konu üstenci bakış açısının varlığı, geri kalan sağlık emekçilerini üzmekte ve hatta yaralamaktadır.  
Birileri aksini ısrar etse de maalesef sahada böyle bir durum var ve bunun hak mücadelesi başta olmak üzere pek çok konuya negatif tesiri olmaktadır. 
Ülkemizde 39 sağlık branşında 1 milyonun üzerinde sağlık çalışanı görev yapmaktadır. Gece gündüz demeden, can kurtarmak için can veren bu insanların onlarca sorunu bulunuyor. 
Kimi sorunlar var ki tamamını ilgilendiriyor. Kimi sorunlar da var ki belli branştaki emekçileri ilgilendiriyor. 
Bu durumda yapılması gereken her bir çalışana ve her bir soruna, branş ayrımı gözetmeksizin eşit düzeyde yaklaşmak olmalıdır. Bütüncül hak mücadelesine destek ancak bu şekilde verilir. 
Elbette bunun için de öncelikle her bir branşın ve o branştaki emekçilerin; saygın olduğunu, emek verdiklerini, fedakarlık gösterdiklerini, hizmetin bir parçası olduklarını kabul etmek gerekmektedir. 
Ülkemiz hekimlerinin çok büyük çoğunluğunun bu samimiyette olduğu inancındayım. Bunun yanında TTB gibi örgütlerle birlikte hareket edip de tepeden bakmayı ideolojik miğfer kabul edenlerin, sahada belirleyici bir rol üstlendiklerini de teslim etmek gerekir. 
Burada garip olan durum, çoğunluğun azınlığın gölgesinde kalıyor oluşudur. “Bir elin nesi, iki elin sesi var” atasözümüzdeki hikmeti içselleştirmiş tüm hekimlerimizi, birlikte çalıştıkları emekçi arkadaşlarına daha fazla sahip çıkmaya davet ediyorum.  
Sağlık-Sen kurulduğu günden bugüne, meseleye alın teri temelli bakmaktadır. Dökülen alın terinin kime ait olduğuna, hangi branştan olduğuna vs asla bakmamıştır. Çünkü alın terinin kendisi kutsaldır. 
Sağlık-Sen meseleye böyle baktığı için de hekiminden hemşiresine, şoföründen teknisyenine tamamının sorunlarının çözümü, refahının artışı için mücadele etmektedir. 
Çünkü Sağlık-Sen hak ve hakikat mücadelesini, ideolojik miğfere tercih etmiyor!

  • PAYLAŞ :