DÜNYAYI KASIP KAVURAN 2020

2020 yılı Çin üzerinden tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisiyle başladı ve virüs hala gücü kuvveti yerinde olarak yayılmaya devam ediyor. Dünya’nın en büyük güçlerini bile dize getiren, ekonomileri perişan eden, hayatı durduran, sosyal ilişkileri neredeyse tamamen bitiren bu gücün gözle görülmeyen hatta bilimsel olarak canlı bile sayılmayan bir virüs olması; insanoğluna “silkelen ve kendine gel, fıtratı bozma, insanlıktan çıkma” diyen ilahi bir mesaj adeta…

Türkiye, Hükümetin ve Sağlık Bakanlığının aldığı önlemler neticesinde korona virüse karşı uzun süre sınırlarını kapalı tutmayı başardı. Virüsün en son bulaştığı ülkelerden biri oldu. 11 Mart itibariyle ilk vaka tespit edildikten günümüze kadar ise sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının olağanüstü mücadelesi sayesinde herhangi bir sağlık hizmeti krizi yaşanmadan mücadeleye devam edilmektedir. Bu süreçte İngiltere, İtalya, İspanya gibi AB ülkeleri ve ABD, Rusya gibi küresel güçlerin sağlık sistemleri çöktüğü için 65 yaş üstü hastaları gözden çıkarmalarını, yatak kapasiteleri dolup taştığı için hastalarının tedavileri noktasında ciddi sıkıntılar yaşadıklarını, maske, eldiven, önlük, solunum cihazı gibi ekipmanlar konusunda yetersiz kaldıklarını ibretle müşahede ettik. Türkiye ise “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturuyla hareket ederek tek bir vatandaşını bile mağdur etmeksizin mücadeleye devam ederken, bazılarına birden fazla olmak üzere 125 ülkeye (Haziran rakamı) tıbbi malzeme desteği göndererek yardımda bulunmuştur. Meslek liselerinde maske, hastane laboratuvarlarında dezenfektan, teknoloji firmalarıyla yerli ve milli solunum cihazı üreterek adeta bir seferberlik atmosferi içerisinde pandemiyle mücadele sürdürülmektedir.

Pandemi mücadelesiyle dünyaya parmak ısırtan, hiçbir vatandaşını mağdur etmeyen, istatistikleri güvenli alanda tutmayı başaran, daha şimdiden uyguladığı özgün teşhis ve tedavi yöntemleriyle onlarca bilimsel makaleyi literatüre kazandıran Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile birlikte Aile, Çalışma, Sosyal Hizmetler bakanlığı; maalesef bu sürecin kahramanı sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının hukukunu aynı oranda koruyamamıştır. Kameralar karşısında “tavan ve 0” kelimeleri kullanılarak kamuoyunda sağlık çalışanlarına büyük bir “zam” yapıldığı izlenimi verilmiş, sağlık çalışanları sosyal çevrelerinin “hadi iyisiniz 0 zam aldınız” tepkileriyle karşılaşmış lakin sahada bunun böyle yaşanmadığı acıyla tecrübe edilmiştir. Bu “dolgun vaadin” karşılığında, pandemi önlemleri kapsamında polikliniklerin ve acil dışında girişimsel müdahalelerin durdurulması sebebiyle hastanelerin döner sermaye dağıtamayacağı öngörülerek Hazine ve Maliye Bakanlığının sübvanse etmesiyle mevcut döner sermaye adaletsizliği çerçevesinde ücret dağıtımı yapıldığı yaşanarak tecrübe edilmiştir.

Virüs hiç kimseyi ayırt etmeden bulaşmış, hasta etmiş ve can almıştır. Ancak mevcut adaletsiz döner sermaye yönetmeliği hala yürürlükte olduğu için iyi niyetlerle ortaya atılan bu vaad, pandemi sürecinde iş barışını bozmuş, birlik beraberlik içerisinde kahramanca mücadele eden sağlık ve sosyal hizmet çalışanları arasında ayrımcılığa sebep olmuştur. Lisans mezunu olan çok az bir grup performansa dayalı ek ödemeyi tavandan almış; aynı işi yaptıkları halde eğitim, kadro, derece-kademe gibi farklardan dolayı birçok çalışan “düşük tavanın” altında kalmıştır.

Görevlerine ara vermeksizin devam eden GİH ve YH sınıfındaki arkadaşlarımızın büyük çoğunluğu da sabit ödemenin dışında hiçbir ödeme alamamışlardır.

Aynı şekilde vadedilmesine rağmen birkaç üniversite hastanesi dışında üniversite hastanelerindeki sağlık çalışanları da bu vaadden bir pay almamışlardır…

Yine; Dünya ile kıyaslandığında COVID-19 virüsünün Türkiye’ye girişinin uzun süre engellenmesinde en büyük pay sahibi olan; kara, deniz ve hava yolları giriş-çıkışlarında canla başla mücadele eden Hudut ve Sahilller Genel Müdürlüğüne bağlı sağlık çalışanları da pandemi vaadleri konusunda ihmal edilmiştir.

Aile, Çalışma, Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı kurum ve kuruluşlarda uzun karantina nöbetleri tutarak (7-14 gün kesintisiz vardiya) pandemi mücadelesi veren sosyal hizmet çalışanları ise vaadlere konu bile olmamış, adeta görmezden gelinmişlerdir.

COVID-19 pandemisiyle en ön safta mücadele eden sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarında hal böyleyken, (son kuruşuna kadar haklarıdır) MEB’e bağlı öğretmenler ek ders ücretlerini kesintisiz almış, gardiyanlara ve PTT çalışanlarına ikramiye dağıtılmıştır… Buradan soralım, bu durumda HAK yerini bulmuş mudur?

Ortada bir kafa karışıklığı, küresel bir mücadelenin verdiği yorgunluk, bürokratik bilgi eksikliği veya adı ne olursa olsun bir sıkıntı ve haksızlık olduğu ortaya çıkmıştır. Evet, bu süreçte sağlık ve sosyal hizmet çalışanları çok yıprandı, psikolojilerinde belki de düzelmesi güç sorunlar oluştu ancak pandemi tüm ciddiyetiyle devam ederken hala bir şeyleri geri çevirmek mümkündür.

Öncelikle Sağlık-Sen olarak bizim de etraflıca üzerinde çalıştığımız ve ilgili bürokratlarla paylaştığımız “yeni ve adil döner sermaye yönetmeliği projemiz” de göz önünde tutularak adaletsiz döner sermaye uygulaması ivedilikle sil baştan yeni bir kurguyla düzenlenmelidir. Pilot çalışmaları yapılmış, olumlu sonuçlar alınmış, yeniden kurgulanmış adil bir döner sermaye hayata geçene kadar ise geçtiğimiz 3 ayda olduğu gibi Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından sübvansiyona devam edilmelidir.

Ayrıca tüm sözleşmeli istihdam modellerine son verilerek çalışanlar arasında mali, özlük ve sosyal açıdan adaletin sağlanması, eş durumu tayini gibi temel insan haklarının konusu olan hakların herkese eşit olarak sağlanması, sosyal hizmet çalışanlarının 14 günlük kesintisiz vardiyalı çalışma sistemine son verilmesi, aynı gardiyanlar ve PTT çalışanları gibi tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarına da ikramiye dağıtılması gibi çözümler uzun süredir “alkışla” ayakta durmaya çalışan sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının alın terinin bir nebzede olsa karşılığı olacaktır.

PANDEMİ BİTMEMİŞTİR ANCAK SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET ÇALIŞANLARININ TAKATİ TÜKENMİŞTİR…

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

YETKİ SÜRECİ VE CEFAKAR SAĞLIK-SEN TEŞKİLATIMIZ

Burada, yetki sürecini ve pandemi mücadelesini birlikte yürütmeye çalışan Sağlık-Sen’imizin vefakar, fedakar ve cefakar teşkilatına ayrı bir parantez açmak isterim. Başta pandemi sürecinin yoğunluğuna, bürokrasinin biçimsiz uygulamalarına, sosyal medya trollerinin fitnelerine, karalama kampanyalarına, itibar suikastlarına rağmen dimdik ayakta durarak çalışmalarına devam eden tüm teşkilatımızı yürekten kutluyorum. Bu yolun bir hizmetkârı, bu ailenin bir ferdi olmaktan gurur duyuyorum. Yetki sonucu ne olursa olsun, bu süreçte yüreğini ortaya koyan Sağlık-Sen teşkilatı gönüllerde tek yetkili olduğunu kanıtlamıştır.

Merhum Mehmet Akif’in dediği gibi “Girmeden tefrika bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.” Tefrikalara, yalanlara, bürokratik oligarşiye, sahte klavye ve dilekçe kahramanlarına göz açtırmayan teşkilatımızı el-emin olan Allah’a emanet ediyorum…

  • PAYLAŞ :