ALIN TERİ KURUMADAN…

Durali Baki   


Yaradan’ın insanoğluna nimetlerinden faydalanabileceği ve imtihanını tamamlayıp ebedi aleme göç edeceği bir konak olarak hediye ettiği, kainatın mücevheri olan dünyamız; pandemi imtihanıyla mücadeleye devam ediyor.

Bütün dünyada veriler iyileşmeye başladı, virüsün kaynağı kabul edilen Çin/Wuhan’da bile hayat normale döndü, hastaneler normal kliniklere hasta kabul etmeye başladı derken, virüsün etkisini artıran bir mutasyona uğramasıyla yeniden kara kara düşünmeye başladık.

Ülke olarak dünya ölçeğine baktığımızda iyi durumda görünüyoruz. Yoğun bakım ihtiyacı olan hasta sayısı azaldı. Sağlık-Sen olarak yaptığımız girişimler neticesinde sağlık çalışanlarının yıllık izin, ücretsiz izin, şua izni ve emeklilik başvurularını engelleyen yönetmelik yürürlükten kaldırıldı. Bu iyilik halinin devamını temenni ediyoruz. İnşallah bu iyileşme ivmesi korunur ve bu beladan bir an önce kurtulmak nasip olur.

Ancak mali, özlük ve sosyal hakları açısından sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının durumuna baktığımızda hala bu iyilik halinden eser olmadığını kolaylıkla görebiliyoruz.

Güncelden geriye doğru gidecek olursak;

Evet izin alabilecekler, yasal bir engel kalmadı ama fiilen izin almaları mümkün değil zira hala yoğun bir mücadele sürüyor, aşırı yorgunlar ve eksik istihdamla mücadeleyi sürdürüyorlar. Gerekli ve yeterli miktarda çalışan istihdamı hala sağlanmış değil.

Evet yılın ilk aylarında olduğumuz için vergi dilimi etkisinin azalmasıyla ceplerine giren ücretlerde “görece bir artış” var ancak birkaç ay sonra adaletsiz vergi dilimi yeniden yükselecek, verilen zam tamamen sıfırlanacak, hastaneler gelir üretmediği için ek ödemeler yok olup gidecektir.

Evet Kasım-Aralık ek ödemeleri adaletsiz bir kurguyla da olsa yatırıldı ancak 2021 yılı itibariyle nasıl bir yöntem uygulanacağı hala belirsizliğini korumaya devam ediyor. Üstelik aile sağlığı merkezlerinde görev yapan aile sağlığı çalışanları ve aile hekimlerinin Kasım-Aralık ödemelerine dair bir yazı dahi henüz yayınlanmadı… Yoğun bir şekilde bunun bir an önce yayınlanması için mücadelemizi sürdürüyoruz.

Hiçbir mali yükü olmayan sözleşmelilere kadro ve özlük hakları verildi mi? Hayır…

AÇSH Bakanlığına bağlı kuruluşlarda 14 günlük kesintisiz karantina mesaisi, devam ediyor…

GİH ve YH sınıfında çalışanların sabit üzeri ek ödemesi, yok…

Kadrosu YH sınıfında olduğu halde fiilen GİH işi yapanlar hak ettikleri kadroya geçtiler mi? Hayır…

Hudut sahillerde görev yapan sağlık çalışanları ek ödeme alabildiler mi? Hayır…

Kreş sorunu çözüldü mü? Hayır…

Sağlık çalışanlarına şiddet önlenebildi mi? Hayır…

Üniversite hastanelerinde görev yapan sağlık çalışanları özlük haklarına ve mali iyileştirmelere kavuştu mu? Hayır…

Uzun süreli uğraşlarımız neticesinde kırk yılda bir görevde yükselme ve unvan değişikliği yapıldı ama neticelendirilebildi mi? Hayır…

Saymakla bitmeyen bu sorunlar yumağı bir yanda dururken diğer yanda sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının sağlıklı ve başarılı bir pandemi mücadelesi yürütüyor olması öncelikle Allah’ın yardım etmesi sonra kendi güç ve sorumluluk bilinçlerinin etkisiyledir. Takdir ve teşekkürden başka kayda değer hiçbir destek görmeyen bu insanların başarılarında yegâne pay yine kendilerine aittir… Hiç kimsenin bu başarıdan kendisine pay çıkarma hakkı ve sebebi yoktur.

Ancak hiçbir şey için geç değildir. Evet haklarını aldığını göremeden vefat eden sağlık çalışanlarımız olmuştur, Allah rahmet eylesin, bu dünyada çektikleri kefaret sayılsın ama yaşayan ve hala mücadele eden yüzbinlerce sağlık çalışanı dört gözle, hasretle, minnetle ana sütü gibi helal haklarının verilmesini beklemeye devam ediyorlar…

Kendisiyle şeref bulduğumuz İslam ahlakına göre “çalışanın alnının teri kurumadan” hakkı teslim edilmeli, ücreti verilmelidir. Sağlık çalışanlarının pandemi mücadelesi tüm hızıyla sürmektedir ve alın terleri hala kurumuş değildir. Dolayısıyla sorumluluk makamında olanlar hem Allah’a karşı, hem sağlık çalışanlarına karşı sorumluluklarını hala yerine getirebilirler. Emeklerinin karşılığı olan haklarına kavuşamadan vefat eden, emekli olan ya da dayanamayıp istifa eden her çalışanın ağır bir vebali olduğu unutulmamalı, tüm çalışanlar gibi sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının da hakkı alın teri kurumadan teslim edilmelidir…

  • PAYLAŞ :