SIRTI CÜBBELİ(!) BEYNİ HİBELİLER

Birçoğumuzun malumu “Deli Deli Küpeli” isimli Kemal SUNAL filminden ufak bir kesitle yazımıza başlamak istiyorum. Filmde, tefeciler, toptancılar,  karaborsacılar halkı sömürüyorlar. Sonra bir kişi çıkıp toptancının haksızlık yapmasına itiraz ediyor. Toptancı bu durumla başa çıkamayınca dağdaki eşkıyadan(gizli ortağından) yardım istiyor ve haksızlığa itiraz eden vatandaşa bir yığın sopa vurduruyor. Daha kötüsü kendisi dağda yaşamakta olan asıl eşkıya hakkını arayan masum şahsa: “Efendi bir esnafa nasıl dil uzatırsın, eşkıya mısın?” diye soruyor ve halkı korkutuyor.  Aslında dağdaki eşkıya ile milletin arasındaki tefeci, toptancı, karaborsacı,…  ortak çalışıyor. Bu filmi birçoğumuz defalarca izlemişizdir. 


Ülkemizin şu anki durumu buna benzemiyor mu? Eşkıya eşkıyalığını sadece dağda durarak yapabilir mi? Halkın arasındaki (görünmeyen eşkıya) sıkışınca dağdaki ortağından yardım alıyor o da halkın arasında görünüp halkı sömürenden payını fazlasıyla alıyor. İşler yolunda gitmezse veya ezilenler senaryoyu farkedip beraber hareket ederse beyni üniformalılar(!), cübbeliler(!) devreye sokuluyor yetmedi cana kast… Bu sizlere bir şeyler anımsatıyor değil mi?


Siyaset kurumları ve bütün kurumlarımız yıllarca cübbeli(!), üniformalı(!) , stk vb isim altında beyinleri üniformalılar tarafından vesayet altına alınmıştır. (Bugünlerde bu hastalıkları hortlayanlara beraber şahid oluyoruz.) Bu vesayet zinciri sayenizde bir bir kırılacaktır bundan zerre şüpheniz olmasın.


Birbiri ardına uygulanan terör eylemlerinin hedefi ülkemizin birlik beraberliğini bozmaktır. Dahası gerek ülkemiz gerekse dünya üzerindeki bir avuç azınlığın dünyanın nimetlerini orantısız bir şekilde kullanıyor olmasının sonu gelmek üzeredir. Yani bir avuç azınlık bu kadar fazla nimeti kullanıp heba ederken pastada hakkı olan çoğunluk artık payını istemektedir. Yani adil paylaşım bir avuç azınlığın işine gelmiyor. Bunca kıyametin esbabı bu. 


Bizler sendikacılığı sağ, sol, bölge, şucu bucu  gibi sığ metodlarla yapmıyoruz. Bizcesini yani Müslümancasını yapıyoruz. Gayretimiz budur. Emek ekmek mücadelemizin etkili ve verimli olabilmesinin kadim medeniyet değerlerimize sahip çıkmakla ve milletimizin iradesine saygı duymakla olacağına inanıyoruz. En temel insan haklarının yok sayıldığı, insanların görüşüne göre tasnif edildiği hattâ risk görüldüğü (gösterilmeye çalışıldığı) şer düzenle mücadele ediyoruz. 


İnsanımızı ve kadim medeniyetimizi merkeze alarak yol almaya çalışıyoruz. Önümüze çıkan engelleri aşmakta bariyerleri kırmakta kararlıyız. Bunu da sizlerden aldığımız güçle yapıyoruz, yapacağız.


Hedefimiz sadece ülkemizde değil bütün dünya üzerindeki zulüm ve vahşet sistemini hak, adalet, ve kardeşlik iklimine dönüştürmektir.


Daha adil, daha yaşanılabilir bir dünyanın başaktörü ülkemizi ve milletimizi görüyoruz. Adaletin düşmanınız dahi hakkı olduğu bilinciyle (geçmişimizde örnekleri çok) Yeniden Büyük ve Güçlü Türkiye hedefine hep beraber yürüyoruz.  Bu anlamda ceddimiz her kesimin yarasına merhem olmuş, asırlarca adalet ve merhametle hüküm sürmüştür. İnsana, insan onuruna, adalete, iyiye ve güzel olan her şeye savaş açanların korkulu rüyası olmuştur. 
Üyelerimizi önceleyip önemseyerek,  adaletin düşmanın dahi olduğu hakkı prensibiyle hareket edip mağdur olan her kesime destek olmaya çalışıyoruz. 


Selâm; adaleti savunan ve Hakkı tutup kaldırma gayretinde olanlar üzerine olsun.

  • PAYLAŞ :