EMEK, EKMEK VE ALIN TERİ…

İdris BAYKAN    


İnsanın ve insan topluluklarının (örgütlerin-teşkilatların) bildikleri, yaptıkları, başardıkları ve kazan(dır)dıkları emekleri kadardır. Tarihin bütün anlarında ve dünya coğrafyasının istisnasız tamamında emek, ya hak-itibar ya da haksızlık-ihlal yönüyle hep gündemde olmuştur olmaya da devam edecektir. Çünkü emek sabrın, alın terinin ve hayatta insanca yaşamanın karşılığıdır.

Bizim inancımızda ekmek, emeğin hem karşılığı hem de simgesidir. Kadim kültürümüzde önce “saygı”, sonra davranış gelir. Ekmek Rızık Veren’indir, helalin adıdır. Bu bakış açısıyla ekmeği aziz ve kutsal mertebesine çıkarır, baş üstünde taşırız. Ekmeği üretene de aynı şekilde hürmet eder, alın terini bütün emeklerin üzerinde tutarız. Hassasiyetimiz ekene, biçene, öğütene, pişirene ve soframıza kadar getirene yani emekçiler silsilesine, şükrümüz ise Yaradan’adır.

Ekmeği kazanmak ve korumak için ortaya konulan eylem, gösterilen irade yani emek, insan(lık) için elzemdir. Biz emeğin-emekçinin hakkını alması, hukukunun korunması, insanca yaşaması için yürütülen mücadeleyi de erdemli ve kutsal bir vazife olarak görürüz. Yüce Rabbimiz emeğe dair ölçüyü “İnsan için emeğinden başkası yoktur.” (Necm-39)” ve “Biz, her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık.” (İsra-13)” ayetleriyle istifademize sunmuştur. Çok açıktır ki mecra ayırımı olmaksızın insan emeği kadar hak, imkân ve fırsat elde etmelidir. Emeğin karşılığında hak edilenden fazlasını talep etmek ve/ya eksik vermek “hak” ihlâlidir. Bizim inancımız; emeğin karşılığını almayı “hak”, verilmemesini “haksızlık”, hak aramayı ve haksızlığa karşı durmayı “erdem”, hak yemeyi, haksızlığı sürdürmeyi de “zulüm” olarak kayıt altına alır.  Bütün bunlar sendikal mücadelemizin, emeği korumaya, ekmeği kazan(dır)maya dair gayretlerimizin referans zemini, değerler dizisi ve diyalektik kurgusunu oluşturan temel değer, kavramlar silsilesidir.

Bizim sendikal anlayışımız; hak ararken akıldan, emeğin karşılığını belirlerken adalet ve ahlâktan, örgütlü gücün dayanışmasını sergilerken kardeşlikten beslenir. Tam da bunun için “büyük” olmaktan daha çok “doğru” olmayı, “güçlü” olmaktan daha çok “haklı” olmayı tercih ederiz, bu istikamette mücadelemizi sürdürürüz.

Memur-Sen/Sağlık-Sen olarak üyelerimizin ve hattâ bütün kamu görevlilerinin emeğini değerli kılma, ekmeğini büyütme, hukukunu koruma noktasında emek mücadelesi verirken, örgütlü güç üzerinden yürüttüğümüz mücadelemizin, akıttığımız terin ve ürettiğimiz sonuçların da arkasında durmanın, hukukunu korumanın gayreti içerisindeyiz.

 Bizim irademizin eserlerini, mücadelemizin meyvelerini, teşkilâtımızın her bir ferdinin tek damla alın terini ziyan etmemek de mücadelemizin bir yönüdür. Bir başka deyişle, sendikal emeklerimizin ihlal edilmesine, kazanımlarımızın heba edilip değersizleştirilmesine ne sahada ne de sanal ortamda müsaade edeceğiz.

“6. Dönem Toplu Sözleşme” kazanımlarının hayata geçeceği, bordrolara yansıyacağı, kurumlarda, kuruluşlarda gündeme alınacağı, ek gösterge ve sözleşmeli personel noktasında olması gereken çalışmaların ve tekliflerimizle uyumlu sonuçların hayat bulacağı bir eşikteyiz.

Meseleleri üyelerimiz ve kamu görevlilerimize olduğu gibi anlatmak,  öncelikli görevlerimiz arasındadır. Kazandırdıklarımız, değiştirdiklerimiz, geliştirdiklerimiz, toplu sözleşmenin kapsamına eklediklerimiz, ek ödemeden, nöbet ücretine, toplu sözleşme ikramiyesinden, ek göstergeye toplu sözleşmenin bütün serencamını hem ilgililere hem de mensuplarımıza anlatmayı temsil kabiliyetimizden dolayı sorumluluk olarak görmekteyiz.

Biz de masanın yetkilisi, sahanın etkilisi, sözleşmenin imzalayanı ve imzalatanı olarak onların takdirlerine, tepkilerine ve tekliflerine kulak veriyor, kurumlar arasındaki aracılık rolümüzü en etkili şekilde yapmaya çalışıyoruz. Biz yaptıklarımızı anlatırken ne hamasete tevessül etmeli ne de yalan ve hileden medet umanlarla söz yarışına tenezzül etmeliyiz. Unutmamak gerekir ki “Yalan doğruyu işgale kalkışır fakat sonuçta doğru yalanı imha eder.”

Sendikamızın mücadele tarihi, kazanım birikimi, üyeleri ve kamu görevlilerini doğru anlama ve onlara doğruyu ifade etme kapasitesi sahada, masada, kurumlarda ve kamu görevlilerinin bulunduğu her ortamda; bulunmamıza, konuşmamıza, takdir almamıza, tenkitleri de anlamamıza hem imkân hem de zemin oluşturacak düzeydedir. Çünkü biz emeğin değerini, emekçinin akıttığı terin emsalsizliğini, halis niyet ve gayretin neye tekabül ettiğini aksi iddia edilemez şekilde ifade ve icra eden bir medeniyetin sendikal alandaki temsilcileriyiz.

Evet… Kesin doğru olanı, sürekli tekrarlanması ve asla unutulmaması gereken iki hususu tekrarlayarak bitirelim: “İnsan için emeğinden başkası yoktur. (Necm-39)” ve “Biz, her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık. (İsra-13)”  

Emeğimizin zayi olmaması, insan, emek ve adalet temelli mücadele inancım ve niyazımla…

  • PAYLAŞ :