SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ÜCRET ADALETSİZLİĞİ SORUNU SON BULMALIDIR

Semih DURMUŞ:    


Ülkemizde başarıyla yürütülen sağlıkta dönüşüm programının ortaya koyduğu hedefler doğrultusunda, sağlık hizmetlerinin istikrarı için, sağlık çalışanlarının mesleki memnuniyeti büyük önem taşımaktadır.

Sağlık çalışanlarımız ülkemizde ilk COVID-19 tanısı konulduğundan bu yana çok yoğun bir çalışma temposuyla mücadele vermeye devam etmektedir. Bu fedakarca gayretin neticesinde salgın kontrol altına alınmış durumdadır. Ancak sağlık çalışanları bu süreçte yalnızca pandemiyle değil, mali, sosyal, özlük haklarıyla alakalı gündemlerinde yer alan birçok sorunla da aynı şekilde mücadeleye devam etmektedirler.

Başta motive edici etkisini kaybeden adaletsiz döner sermaye uygulaması ve ücret politikaları olmak üzere; istihdam eksikliği nedeniyle oluşan aşırı iş yükü, aynı işi yapan meslek mensupları arasında adaletsizliklere yol açan sözleşmeli istihdam modelleri, görevde yükselme ve unvan değişikliği problemleri gibi birçok önemli sorun pandemi dışında sağlık çalışanlarının esas gündemleri arasında yer almaktadır.

2003 yılında pilot bir uygulamayla başlayan döner sermaye sistemi ilk yıllarında sağlık çalışanlarımızın yüzünü güldürse de şuan gelinen noktada tam bir adaletsizlik abidesine dönüşmüştür. Çok çalışana daha çok ücret vermek üzerine kurgulanan bu sistem; günümüzde kime, ne kadar ödeneceği belli olmayan, kurumdan kuruma değişen kaotik bir sistem haline gelmiştir. Aynı geliri elde eden iki ayrı hastanedeki, eğitimi, yaptığı işi, çalıştığı birimi, kadro-derecesi ve unvanı aynı sağlık çalışanlarının her biri bir diğerinden faklı ücret alabilmektedir.

Eşitler arasında dahi adaleti sağlayamayan bir sistemde, çalışma barışından söz etmek mümkün değildir. Genel İdari Hizmetler ve Yardımcı Hizmetler sınıfında çalışan personeller ise sistemin çarpıklığına yenik düşmüş, sabit ödemenin üzerine ilave bir ödeme alamaz hale gelmişlerdir. Ücret dağılımındaki bu adaletsizlikler, emeğinin karşılığını alamayan çalışanların mesleki aidiyet ve memnuniyet duygularını kaybetmesine sebep olmuştur.

Aynı birimde hekim, sağlık çalışanı, idari ve yardımcı personel hep birlikte mesleklerini icra edip hastane performans kazancına ekip olarak katkı sağlarken; ekibin hekim dışında kalan bölümü üretilen bu performanstan hemen hemen hiç pay alamamakta, hekimlerin payı ise her geçen gün erimeye devam etmektedir.

Pandemi özelinde dağıtılan ve beklentileri karşılamayan üç ay tavandan ek ödeme uygulaması ise sistemin çarpıklığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Üstelik pandeminin etkisini hala sürdürmesine bağlı olarak hastaneler/kurumlar gelir üretemediği için sağlık çalışanları Temmuz ayında performansa dayalı ek ödemeden hiçbir şekilde faydalanamamışlardır. Külfette ortak olan sağlık çalışanları arasında nimette de adalet sağlanmalı, ücret adaletsizliğine bir an önce son verilmelidir.

Bizim döner sermaye model önerimiz içerisinde yer alan; sabit ek ödemenin, döner sermayenin ve nöbet ücretlerinin; döner sermaye bütçesinden değil genel bütçeden ödenmesi, sağlık çalışanlarını ciddi anlamda rahatlatacaktır. Eşitler arasında dahi adaleti sağlayamayan ve sağlık çalışanlarımızı hem maddi hem de psikolojik olarak yıpratan bu sistemle sağlıklı bir yol almak mümkün değildir.

Mevcut Performans Sistemi Büyük Bir Aldatmacadan İbarettir

Hemşiresinden hekimine, hizmetlisinden teknisyenine kadar sağlık çalışanlarının ortak ve en büyük sorunlarından biri döner sermayeyi de kapsayan ücret adaletsizliğidir. Sağlık çalışanları ay sonunda ne kadar ücret alacağını bilmediği bir “sistemsizlik” içerisinde çalışmaktadırlar. Yapılan anket çalışmalarında da bu durum alenen ortaya çıkmakta, sağlık çalışanlarının mesleki aidiyetleri ve memnuniyetleri her geçen gün azalmaktadır. Sağlık çalışanları arasında mesleki memnuniyeti tesis etmek istiyorsak doğru iliklenmesi gereken ilk düğme “ücret adaleti” düğmesidir.

Sağlık çalışanlarının, mesleki memnuniyetinin artması ve daha iyi bir yaşam düzeyine kavuşması için büyük önem taşıdığının altını çizerek, döner sermaye ve ücret politikalarında ki adaletsizliği dile getirmenin temel sorumluluğumuz olduğunu biliyoruz. Beklentileri karşılamayan ve bütün sağlık çalışanlarını hakkaniyetle kuşatmayan bir ücret politikasının, çalışanlar üzerinde bir karamsarlık atmosferi oluşturduğunu her platformda dile getirmeye devam ediyoruz.

Kapsayıcı bir hakkaniyet yerine, haksızlık üreten bu sistem; sağlık çalışanlarının ekonomik, sosyal ve özlük haklarını tahrip etmekte, çalışma barışı ve iş motivasyonunu bozmaktadır.

Emeğin karşılığını vermek üzerine kurulan ama artık bunu başaramayan, bölüşme değil bölünme işlevi gören, ekip ruhuna aykırı bu sistem yeniden kurgulanıp adalet tesis edildiğinde ancak işlerlik kazanabilecektir.

Sürekli vurgulanan “sağlık çalışanlarının hakkı ödenmez” söylemi kulağa hoş geliyor. Ancak sağlık çalışanlarının emeğinin karşılığı olan ücret “ayrıştırmadan ve dışlamadan” teslim edilerek bu söylem eyleme dönüşmelidir.

Döner sermaye ve ücret politikası sistemi ikircikli bir tartışma malzemesi olmaktan çıkarılıp, emeğin karşılığı olan ücrette adalet sağlanmalı, sağlık çalışanlarının incinen gönülleri, bozulan motivasyonları onarılmalıdır.

Nihai amacımız; her zaman olduğu gibi pandemi sürecinde de ölümle burun buruna görev yapan sağlık çalışanlarının, ücret adaletsizliklerine mahkum edilmemesi ve onları bu buhrandan kurtaracak bir sistemin getirilmesidir.

Sağlık çalışanlarının adaletin hakim unsur olduğu bir geleneğe sahip olan devletimizden temel beklentisi, alın teri ve emeğinin karşılığı olan ücretin adaletli bir şekilde ödeneceği yapının inşa edilmesidir.

Sağlık çalışanlarına reva görülen bu haksız uygulamaya dönük mücadelemiz; sürdürülebilir ve adil bir sistem sağlanana kadar devam edecektir.

  • PAYLAŞ :