24 YILI GERİDE BIRAKIRKEN...

İnsanlık tarihinin son dönemini esas aldığımızda, sendikal mücadelenin doğuşu, gelişimi ve ilerlemesiyle, demokrasinin gelişim süreçlerinin paralellik arz ettiğini görürüz.

O nedenle günümüz toplumlarında sendikal yaşam, demokrasilerin olmazsa olmazıdır.

Aynı durum ülkemiz içinde geçerlidir.

Çok partili yaşama geçilmesinin ardından askeri darbelerle hizaya getirilmek istenen ülkemiz demokrasisi, uzun yıllar gelgitler yaşamıştır.

Sivil toplum, siyasal arenada bu duruma tepki olarak doğan dinamiklerin başında gelmektedir. Elbette, sivil toplum anlayışı da sendikal mücadelenin tetikleyicisi olmuştur.

Neticede, örgütlü mücadelenin, 12 Eylül askeri darbesinin ardından, toplumsal yaşamın her alanında verilmesi gereken bir zorunluluk olduğu bir defa daha ortaya çıkmıştır.

Bu zorunluluğun bir sonucu olarak doğan Sağlık-Sen, 24 yılı geride bırakmıştır.  

Sağlık-Sen, çeyrek asırlık mücadelesi, birikimi ve tecrübesiyle sağlık ve sosyal hizmetleri alanındaki kamu çalışanlarının en büyük sivil dinamiğine dönüşmüştür.

Sağlık-Sen, bu yapısıyla bugün aynı zamanda ülkemiz demokrasisinin de en büyük itici güçlerinden biri konumundadır.

Demokrasi tarihimize “kayıp yıllar” olarak geçen 90’lı yıllarda kurulan Sağlık-Sen, her daim, sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının hakkı, hukuku ve kazanımları için mücadelede hep ön saflarda olmuştur.

Bunun yanında demokrasimizin korunup güçlenmesi için üzerine düşen görev ve sorumluluğu da bihakkın yerine getirmiştir.

Bu gurur verici tablonun bir sonucu olarak, hizmet kolunda,  11 yıldır en fazla üye sayısına sahip sendika olma başarısını göstermiştir.

Elbette göğsümüzü kabartan bu tablo, dünden bugüne tüm Sağlık-Sen ailesinin ortak başarısıdır.

Kuşkusuz, Mart ayında yapmış olduğumuz kongre ile bayrak yarışında, yeni bir dönem başlamıştır.

Tüm yönetici arkadaşlarımızla, sorumluluğumuzun farkındayız; önceliğimiz her daim üyelerimiz, teşkilat yapımız, milletimiz ve ülkemizdir.

251 bin 572 kişiden oluşan Sağlık-Sen ailesinin her bir ferdine karşı ne hissediyorsak, 82 milyon vatandaşımıza da aynı sorumluluğu hissediyoruz.

Esasında biz sayılara değil, yüreklere bakıyoruz… Rakamın çokluğuna değil, atan yüreklerin coşkusuna, yüceliğine inanıyoruz. Gücümüzü de ilhamımızı da heyecanımızı tam da buradan alıyoruz. O nedenle bir de önemli ve kıymetlidir bizim için, bin de milyonlar da...  

Bu nedenle; yıkıcı değil yapıcı, ayrıştırıcı değil kucaklayıcı, pasif değil mücadeleci olmaya, bundan sonra da kararlılıkla devam edeceğiz.

Ağustos ayında toplu sözleşme masasına bu anlayışla oturacağız.

Şunu çok iyi biliyoruz ki sağlık ve sosyal hizmet alanları, bir hizmet üretim alanı, geniş ve hayati bir hizmet koludur.  Her hizmet kolu gibi bu alan da kendine özel sorunlar ve riskler içermektedir. Mücadelemizi, çabamızı da bu hassas denge çerçevesinde yürütmeye kararlıyız.

Kanuni Sultan Süleyman’ın “olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” sözü, sağlık alanının hayatiyetini en iyi özetleyen vecizelerden biridir.

İşte bu denli önemli bir hususta hizmet veren üyelerimizin özlük ve sosyal haklarını savunmak, onları yeni kazanımlarla çok daha güçlü hale getirmek, bizler için ahlaki mecburiyettir.

Çünkü topluma sunulan sağlık ve sosyal hizmetlerinin niteliği, sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu çalışma ve yaşam koşulları ile doğrudan ilişkilidir.

Bu noktada sağlık ve sosyal hizmet alanında faaliyet gösteren çalışanlar için; mesleki etkinliklerini yerine getirmedeki zorlukları kaldırmak,  daha sağlıklı ve güvenli çalışma ortamı sağlamak ve özlük haklarında iyileştirmeler yapılmasını gerçekleştirmek gibi çok önemli hedeflerimiz bulunmaktadır.

Ayrıca; 3600 ek göstergenin unvan farkı gözetmeksizin tüm sağlık çalışanlarını kapsamasını, farklı istihdam modellerine son verilmesini, görevde yükselme ve ünvan değişikliğinin düzenli olarak yapılmasını, şiddetin son bulmasını, mevcut personel üzerindeki fazla iş yükünün azalması için yeteri düzeyde istihdam artışına gidilmesini ve en önemlisi de döner sermayede ki adaletsizliğe son verilerek tatmin edici düzeyde ücret alınmasını savunuyoruz, savunmaya da devam edeceğiz.

Velhasıl, bu anlayışla geride bıraktığımız 24 yıl, insan yaşamı açısından önemli bir zaman dilimine işaret etse de Sağlık-Sen açısından henüz yolun başı hükmündedir.

Sağlık-Sen’in ve Sağlık-Sen mensuplarının, bu uzun ve bir o kadar da zor yolda; dayanışma, mücadele, kararlılık ve inanç her zaman temel azığı olacaktır.

 

 

 

  • PAYLAŞ :