SÖZLEŞMELİLERİN KADROYA KAVUŞMASI İÇİN MÜCADELEYE DEVAM!

Yusuf DURAL    


Sözleşmelilerin kadroya kavuşması için mücadeleye devam!

Sözleşmeliler konusu ne zaman açılsa, kendimi 2002 yılında bulurum.  

Eşim, Bursa SSK Çekirge Çocuk Hastanesi’ne sözleşmeli hemşire olarak atanmıştı.

Sözleşmeli sağlık çalışanlarına verilen maaş asgari ücret oranındaydı.

Nöbet parası ve fazla çalışma ücreti de alamıyorlardı çünkü sözleşmeye aykırıydı.

Eşimin ataması yapılmıştı ama iş garantisi olmadığı için çok da fazla sevinemiyordu. Öyle ki “hazreti sözleşme”, sözleşmeli çalışanların sebep göstermeksizin kapı önüne konmalarına imkân veriyordu.

Tüm sözleşmeliler, işlerini her an kaybetme korkusuyla her ayın 15 günü 24 saat nöbet tutmalarına rağmen haklarını alamıyorlardı.

Elbette hiçbir haksızlığa da “dur” diyemiyorlardı.

Peki, tüm bunlara karşı çıkacak, sözleşmelilerin yanında yer alacak, haykırışlarını duyuracak bir sendika yok muydu?

Olmaz olur mu; yetkili bir sendika vardı ancak haksızlıklara karşı sendikal mücadele vermek yerine, bakan araçlarının bagajlarında gezdirdikleri formlarla üye çalışması yapmakla yetiniyorlardı.

Gün oldu, ben de bir sağlık çalışanı olarak atandım.

 (Not: 2010 yılında sendikamın aracılığı ile açtığım dava ile eşimin geçmişte çalışmış olduğu tüm fazla çalışma ücretlerini de aldım.)

2009 yılında Bursa’da 4/B statüsünde sözleşmeli sağlık memuru olarak göreve başladım.

Malum sendika geçmişte sağlık çalışanlarını nasıl çalıştırdığını unutmuşçasına, sözleşmeli 4/B’lileri sık sık toplayarak; “Asla kadroyu beklemeyin. Siz köle olarak çalışacaksınız ve emekli olana kadar kadroya geçemeyeceksiniz’’ gibi cümlelerle yüreğimize daha fazla korku salarlardı.

Sağlık-Sen teşkilatları, malum sendikanın yaptığı gibi felaket senaryosu üretmiyor, yüreklere korku salmıyor, acziyet sergilemiyordu.

Sağlık-Sen çok büyük bir inanç ve kararlılıkla haksızlıkları dile getiriyor, başta sözleşmeliler olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının sorun ve taleplerinin çözümü için mücadele veriyordu.

Biz sözleşmelilere kadro verilmesinin hakkımız olduğunu ve kadroyu mutlaka alacaklarını vurguluyordu Sağlık-Sen teşkilatları. Elbette bu durum bize güç veriyordu, umudumuzu artırıyordu, işimize dört elle sarılmamızı sağlıyordu.

O zaman güçlü teşkilatın, onurlu sendikal mücadelenin önemini çok daha iyi idrak ettim.

Felaket tellallığının sendikal mücadelede yeri olamazdı.

Sendikal mücadele, korku siyasetiyle çalışanları üye yapıp, sosyal, ekonomik ve özlük haklarına sırtını dönmek değildi.

Elbette sendikal tercihim, Sağlık-Sen’den yana oldu.

Türkiye’nin dört bir yanında, yerelden ulusala, sözleşmelilerin kadroya alınmasının bayraktarlığını yaptık.

Nitekim dallar meyveye durdu yani mücadelemiz sonuç verdi.

En son, Memur-Sen’in 2011 yılındaki 4. Olağan Kongresi’ne katılan Sayın Başbakan’a sorun aktarıldı. Sayın Erdoğan, kongre kürsüsünden sözleşmeli sağlık çalışanlarına anında müjdeyi verdi. Üç ay sonra da kadroya geçiş işlemlerimiz tamamlandı.

Biz kazanmıştık… Yani sorunu görmezden gelmeyip bayraktarlığını yapan, her fırsatta çözüme kavuşmasını isteyen, kararlılığını ortaya koyan Sağlık-Sen kazanmıştı…

Hiçbir zaman kadroya geçemeyeceksiniz gazelleri okuyarak korku ve felaket sendikacılığı yapan malum sendika kaybetmişti.

Hatırlayanlar mutlaka olacaktır; malum sendikacılar web sayfalarına “kadro gerçekleşmeyecek, bakın göreceksiniz” diye sayaç bile koymuşlardı.

Bu sayacı, kadro geçişimize dair kararı Resmî Gazete ’de gördükleri gün kaldırdılar.

Sonra ne mi yaptılar… pişkince “çalıştık, didindik, kazandık’’ teraneleri okumaya başladılar!

Pişkinlikleri bir değil ki! Bir ara sahada; “lisans tamamlama hakkının hiçbir getirisi olmayacak, üst öğrenim sayılmayacak” diye yaygara koparmışlardı.

Yine yaygaraları üzerlerinde kaldı… başvuruların başladığı ilk gün, lisans tamamlama hakkından yaralanmak için ön sıraları kimselere bırakmadılar.  

Bir arada, “emekli ikramiyeleri ödenmeyecek, fona devredilecek” yalanını üfürmüşlerdi.

Geçen yılki Toplu Sözleşme görüşmeleri sonunda da “şerh koymadınız” yalanını ortaya atmışlardı. Oysa kendileri 9 sayfa şerh koymasına rağmen Memur-Sen, 83 sayfa şerh düşmüştü. 

Ne diyelim… aslında diyecek söz çok da en iyisi Yusuf Has Hacip’e kulak vermek:

“Çekememezlik tedavisi zor bir hastalıktır. Yediği onu yer, kendi kendini eritir.”

Sözün özü, bugüne kadar sağlık çalışanları adına kayda değer ne kazanım elde edilmişse, altında Sağlık-Sen’in imzası vardır.

Buna rağmen daha çözüme kavuşacak pek çok sorun, halledilecek birçok mesele olduğunun bilincindeyiz.

Bu nedenle her fırsatta mücadeleye devam diyoruz.

Sağlık-Sen, 4/B sözleşmeli çalışanların mali, sosyal ve özlük hakları konusunda azim, kararlılık ve özveriyle çalışmakta ve kazanımlar üretmektedir;

- 4/B sözleşmeli personelin izin haklarının 4/A devlet memurlarıyla aynı düzeyde iyileştirilmesini sağladık. Sözleşmeli personel ile kadrolu personelin izin hakları eşitlendi.

- 4/B sözleşmeli personelin üç aylık olmak üzere refakat izni kullanabilmesini sağladık.

- 4/B sözleşmeli personelin, 10 günlük mazeret izni kullanabilmesini sağladık.

- Yıllık izin süresinin hesaplanmasında sadece sözleşme imzaladığı kurumun değil kamu kurumlarında geçirdiği hizmet süresinin dikkate alınmasını sağladık.

- Doğum izni bittikten sonra göreve başlama süresinin bir yıldan iki yıla çıkartılmasını sağladık. Göreve başlama süresi, ücretsiz izin gibi değerlendirilebilir.

- Sözleşmeli personelin süt izinlerinin, devlet memurlarında ki gibi ilk 6 ay üç saat, ikinci 6 ay bir buçuk saat olarak düzenlenmesini sağladık.

- Sözleşmeli personelin yer değişikliği yapması halinde harcırah almalarını sağladık.

- 663 sayılı KHK’nın 45/A maddesine göre atanan sözleşmeli personelin, devlet memurluğu kadrosuna geçmek için tanımlanan 4 yıl çalışma süresi 3 yıla, tayin isteyebilmesi için tanımlanan 2 yıllık sürenin de 1 yıla düşürülmesini sağladık

- Eş durumu kurasına başvurusu kabul edilmiş ancak kura sonucu yerleşemeyen sözleşmeli personelin tayin hakkının saklı tutulmasını sağladık. Boş pozisyon sayısının yetersiz kalması sebebiyle yer değişikliği yapamayanlar, bir sonraki kura döneminde boş pozisyon bulunması halinde kuraya katılmadan yer değişikliği yapabilecek.

Gece gündüz çalışan sözleşmeli arkadaşlarımız şunu asla unutmasınlar; bizim öncelikli gayemiz üye yapmak değil. Öncelikli amacımız; kim olursa olsun, hangi sendikaya üye olursan sözleşmeli sağlık çalışanların tamamının analarının ak sütü kadar helal olan kadrolarına kavuşmalarını sağlamaktır.

Tabi bunu yaparken Vekil Ebe -Hemşire çalışanlarımızı, 5258  Kamu Dışı Aile Sağlığı Çalışanlarımızı ve Ek Ders Ücreti Karşılığı Çalışanları da dışarıda bırakmadan Tüm Sözleşmeli Çalışanlarımıza Kadro almak en büyük amacımız.

Dün bunu başardık, yarın da başaracağız, bugün de bunun için mücadele ediyoruz. Hep birlikte mücadeleye devam!

  • PAYLAŞ :