Türkiye’de sağlık çalışanları olarak oldukça zorlu bir görevi üstleniyoruz. Sadece hastaların sağlığını korumakla kalmıyor; aynı zamanda acil durumlarda kritik kararlar almak ve hızla harekete geçmek gibi hayati sorumluluklarla da yüz yüzeyiz. Ancak, her gün karşı karşıya kaldığımız yoğun iş yükü, uzun çalışma saatleri ve bazen yetersiz ekipman gibi sorunlar, çalışma koşullarımızı daha da zorlaştırıyor. Bu sorunlar, meslek hayatımızda yalnızca bir defa yaşanan sıkıntılar değil; aksine, ufak tefek gibi görünse de bir araya geldiğinde büyük bir sorunun temelini oluşturuyor: ÇALIŞMA KOŞULLARI! İşte bu noktada, sağlık çalışanlarının yanında duran ve onların haklarını savunan sendikaların önemi ortaya çıkıyor.
24 saatlik nöbetler asla insani çalışma saatleri değil. Düşünsenize, 24 saatlik nöbette 8 saatlik dinlenme molalarını çıkarırsanız, 16 saat boyunca güler yüzlü olamayan, ağrı ve acı çeken insanlara hizmet vermek zorunda kalıyorsunuz. Elbette, hastalardan güler yüz beklemek gibi bir amacımız yok. Çektikleri acılara rağmen Türk halkı güçlü bir iradeyle dimdik durmaya çalışıyor ve sonsuz saygıyı hak ediyor.
Dünya’da kaç hizmet sektöründe hizmet alanlar acı çekiyor, yaşam mücadelesi veriyor?
Öncelikle bu farkındalığı kazanmalı ve bu konu üzerinde çalışmalıyız. İşte tam da burada, sektör olarak birlik olmanın önemi ortaya çıkıyor. Sektörümüzde özel ya da kamu kurumlarında çalışan herkesi bir araya getirecek topyekûn bir çaba göstermemiz gerekiyor.
Sendikanın bu haftaki konu başlığını gördüğümde, aklıma ilk gelen şey bu konuda dünya genelinde kaç makale yazıldığı oldu. En meşhur uluslararası makale paylaşım sitelerinden birinde “sağlık çalışanları tükenmişlik belirtileri” diye arattığımda karşıma 2,531 makale çıktı ve bu sadece bir site! Düşünebiliyor musunuz? Tam 2,531 makale yayımlanmış ve bunların odak noktasında sağlık çalışanları var. Türkiye’de sağlık çalışanları olarak uzun saatler çalışmak, nöbet tutmak, yoğun bakım gibi kritik alanlarda görev yapmak gibi çok sayıda zorlukla karşılaşıyoruz. Bu, çoğu zaman aile hayatımızı da olumsuz etkiliyor ve tükenmişlik sendromuna yol açabiliyor. Sürekli artan hasta yükü ve personel eksikliği de işimizi daha zor hale getiriyor. Sağlık çalışanlarının talepleri arasında daha uygun çalışma saatleri, yeterli dinlenme süreleri, adil ücretlendirme ve sosyal haklar gibi konular yer alıyor. Böylesine yoğun bir sektörde, bu istekler oldukça makul.
Sendikalar, sağlık çalışanlarına daha iyi çalışma koşulları sunabilmek için mücadele ediyor. Onların önceliği, sağlık çalışanlarının hem fiziksel hem de psikolojik açıdan daha iyi koşullarda çalışmasını sağlamak. Sendikalar, yalnızca çalışan haklarını savunan yapılar olarak değil; aynı zamanda sağlık sistemindeki sorunları gündeme taşıyan, çözüm önerileri sunan ve bu konuda toplumu bilinçlendiren bir platform olarak da büyük bir rol üstleniyor. Bu roller arasında çalışanların haklarını savunmanın yanı sıra, sağlık sektöründeki yapısal sorunlara dikkat çekmek de yer alıyor. Kanun yapıcıların, sektör çalışanlarının çalışma koşulları hakkında empati yapmalarını sağlamak sendikaların temel görevlerinden biri. Kanun yapıcılar sektöre empatiyle yaklaştığında, tüm talepler ve sorunlar çorap söküğü gibi çözülecektir.
Sendikalar, çalışanların sesini duyurmak için kritik bir role sahip. Bu konuda Sağlık Bakanlığı ve diğer resmi kurumlarla sürekli iletişim halinde olmaları, sağlık çalışanlarının taleplerini ve çalışma koşullarını iyileştirme önerilerini düzenli olarak bu kurumlara iletmeleri gerekir. Ancak bu mücadele, yalnızca resmi kurumlarla iletişimi sürdürmekle sınırlı değil; aynı zamanda toplumun sağlık çalışanlarına yönelik farkındalığını artırmak da sendikaların görevleri arasındadır.
Bir acil tıp teknisyeni olarak, sağlık sektöründeki iş yükünün, stresin ve zorlukların bizzat içinde olan biriyim. (13 yıllık meslek hayatımda Güneydoğu’da sınır koruma operasyonlarında da görev aldım; depremlerde kısıtlı tıbbi malzemeleri en etkin şekilde kullanarak en çok hastaya dokunabilmek için en zor kararları almak zorunda da kaldım; uluslararası arenada Paralimpik Okçuluk Milli Takımı’nın sağlıkçısı olarak bayrağımızı temsil etmenin gururunu da yaşadım.) Meslek hayatımın her anında mesleğimin öneminin farkındaydım. Özellikle acil durumlarda sağlık çalışanlarının karşılaştığı zorlukları anlayabilmek, yalnızca bir meslektaş olarak değil, sendikanın bir parçası olarak da görevimiz.
Sağlık çalışanlarının daha iyi çalışma koşullarına sahip olması, yalnızca çalışanların değil; aynı zamanda toplumsal sağlığın da iyileştirilmesi anlamına gelir. Sendikalar, sağlık çalışanlarının daha iyi koşullarda çalışabilmesi için ellerinden gelen tüm gayreti göstermeye devam edecekler. Sağlık çalışanlarının haklarının korunması, ülkemizde sağlık sisteminin daha sürdürülebilir hale getirilmesi için son derece önemlidir.
Ömer Faruk TOPÇU
Acil Tıp Teknisyeni
Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi