Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları hem fiziksel hem de psikolojik açıdan sağlık üzerinde önemli etkilere sahip olan çok yönlü unsurları kapsar. Bu koşullar, uzun çalışma saatleri, yoğun iş yükü, stresli çalışma ortamları ve biyolojik riskler gibi faktörlerden oluşur. Özellikle hemşireler, doktorlar ve diğer sağlık personelleri, yaralanma ve enfeksiyon riski ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu durum, sağlık çalışanlarının tükenmişlik, anksiyete ve depresyon gibi mental sağlık sorunlarına yatkınlıklarını artırabilir (Gökçe,2022).
Fiziksel çalışma ortamı da sağlık çalışanlarının verimliliğini ve genel sağlığını etkileyen önemli bir unsurdur. Yetersiz havalandırma, aşırı gürültü, uygun aydınlatma eksiklikleri gibi faktörler, çalışanların konforunu ve iş performansını olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin, gürültülü bir ortamda çalışmak, konsantrasyonu zorlaştırarak iş kazalarını artırabilir ve zihinsel yorgunluğa yol açabilir. Ayrıca, sağlık çalışanlarının karşılaştığı bu zorluklar hem çalışanların sağlığını tehdit etmekte hem de hasta güvenliğini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, sağlık sektöründe çalışma koşullarının iyileştirilmesi hem sağlık çalışanlarının hem de hastaların sağlığını korumak için kritik bir öneme sahiptir. İşverenlerin, sendikaların ve ilgili otoritelerin bu koşulları göz önünde bulundurarak gerekli düzenlemeleri yapmaları, sağlık çalışanlarının daha güvenli ve sağlıklı bir ortamda çalışmalarını sağlamak adına gereklidir (Hayta,2007).
Sendikaları genel bir bakış açısında değerlendirdiğimizde, işyerlerinde birlik ve beraberlik içinde insana ve emeğine saygı gösteren, adaletli, insaflı bir örgüt iklimini oluşturacak politikaları her zaman savunmak durumunda olan sivil toplum kuruluşlarıdır. Üyelerine işyerlerinde karşılaşabilecekleri olumsuz eylemlerin neler olabileceği hakkında sürekli bilgiler vermek ve karşılaşacakları zorlukların üstesinden nasıl gelecekleri konusunda da onları hazırlamak ve geliştirmek için çeşitli girişimlerde bulunan kurumlardır (Meshkov,2022).
Sağlık sendikaları, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını iyileştirmede çeşitli stratejiler geliştirebilir. Öncelikle, sendikalar farkındalık yaratma amacıyla eğitim programları düzenleyerek çalışanların biyolojik ve fiziksel riskler hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlar. Bu eğitimler, güvenlik protokollerini öğrenmelerine yardımcı olur. Ayrıca, sendikalar işverenlerle müzakereler yaparak, çalışma koşullarının iyileştirilmesi için gerekli değişiklikleri talep edebilir. İyi havalandırma, gürültü kontrolü ve uygun aydınlatma gibi konular üzerinde durarak standartların belirlenmesine katkıda bulunabilirler (Makal,2023).
Sendikalar, güvenliğin artırılması için sağlık kuruluşlarında uygulanacak güvenlik protokollerinin oluşturulmasında da rol oynayabilir. Enfeksiyon kontrolü ve yaralanma önleme gibi alanlarda protokoller geliştirilmesine katkıda bulunarak çalışanların güvenliğini sağlamak için önemli bir adım atmış olurlar (Orhan,2021).
Yasal düzenlemelerin desteklenmesi de sendikaların önemli bir görevidir. Sağlık çalışanlarının haklarını koruyacak yasaların güçlendirilmesi için lobi faaliyetlerinde bulunabilir, kamuoyunu bilgilendirebilirler (Hekimler,2015).
Ayrıca, araştırma ve veri toplama faaliyetleri ile çalışanların maruz kaldığı riskleri değerlendirebilirler. Bu veriler, iyileştirme önerilerini desteklemek için kullanılabilir.
Sendikalar, iş sağlığı ve güvenliği komiteleri oluşturarak, sağlık kurumlarında çalışanların sesini duyurabilir ve karar alma süreçlerine katılımı teşvik edebilir. Bu komiteler, sağlık ve güvenlik konularının izlenmesini sağlar (Özer,2018).
Psikolojik destek programları da sendikaların gündeminde olmalıdır. Stres yönetimi ve psikolojik destek hizmetleri sunarak çalışanların psikolojik sağlıklarını korumalarına yardımcı olabilirler.
Sendikalar halkla ilişkiler kampanyaları aracılığıyla da sağlık çalışanlarının karşılaştığı zorlukları kamuoyuna duyurabilir, toplumda destek oluşturabilir. Bu eylemler, sağlık sendikalarının, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını iyileştirmekte etkili bir rol oynamasına olanak tanır.
Son zamanlarda yaşanan silahlı ve silahsız saldırılar, fiziki ve sözel şiddetler, toplumda büyük bir endişe ve korku yaratıyor. Sağlık kurumlarının, insanların şifa bulmak için gittiği yerler olması nedeniyle, bu tür olayların yaşanması son derece üzücü ve kabul edilemez. Bu saldırılar, sağlık çalışanlarının ve hastaların güvenliğini tehdit ediyor ve sağlık sistemine olan güveni sarsıyor. Bu tür olayların nedenleri üzerinde durmak ve gerekli önlemleri almak çok önemli. Toplum olarak, sağlık hizmetlerine erişimin güvenli olması gerektiğini vurgulamak ve bu konuda farkındalık yaratmak da kritik öneme sahiptir.
Hastanelerde görmeye alışık olmadığımız bu görüntülerin önlenmesi için karar vericiler ve sendikalar bir dizi önlem alabilir. Öncelikle, hastanelerin güvenlik sistemlerini güçlendirmek, güvenlik görevlisi sayısını artırmak ve izleme sistemlerini etkin bir şekilde kullanmak önemlidir. Ayrıca, sağlık çalışanlarına yönelik kriz yönetimi ve saldırı durumunda nasıl hareket edeceklerine dair eğitimler düzenlemek, güvenlik hissini artırabilir. Yasal düzenlemelerle saldırılara yönelik cezaların artırılması ve silah bulundurma yasalarının gözden geçirilmesi, bu tür olayların önlenmesine katkı sağlayabilir. Psikolojik destek hizmetleri sunarak hem sağlık çalışanlarının hem de hastaların stres ve kaygı seviyelerini azaltmak da kritik bir adımdır. Toplumda sağlık çalışanlarına saygının artırılması için farkındalık kampanyaları düzenlenmesi ve sendikaların hükümetle iş birliği yaparak ortak projeler geliştirmesi, güvenli bir sağlık ortamı oluşturma konusunda önemli bir rol oynayabilir. Bu önlemler bir arada uygulandığında, sağlık alanındaki güvenlik sorunlarının azaltılmasına katkı sağlayabilir.
Sonuç olarak, sağlık sendikaları, çalışanların sağlığını korumak ve çalışma koşullarını iyileştirmek adına biyolojik ve fiziksel risklerle ilgili farkındalık yaratma, müzakere etme ve yasal düzenlemeleri destekleme gibi çeşitli görevler üstlenerek önemli bir rol oynamaktadır. Bu süreçte, sendikaların aktif katılımı hem sağlık çalışanlarının hem de hastaların güvenliğini artırma konusunda belirleyici bir faktör olacaktır.
KAYNAKLAR
Gökçe, A. (2022). Covid-19 pandemi sürecinin sağlık sektörü çalışanları üzerindeki psikososyal yansımaları: nitel bir araştırma. Çalışma ve Toplum, 3(74), 1833-1860.
Hayta, A. B. (2007). Çalışma ortamı koşullarının işletme verimliliği üzerine etkisi. Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Dergisi, (1), 21-41.
Meshkov NA., Fesyun AD., Yakovlev MY., Rachin AP., Valtseva EA. Medical Staff at Sanatorium- Resort Organizations : Working Conditions and Health Risk Factors. Bull fRehabilitation Med 2022; 21(1): 126–36. Doi: doi.org/10.38025/2078-1962-2022-21-1- 126-136.
Makal, A., Ersöz, Ö. K., & Yücel, O. Ü. (2023). Türkiye’de Sendikalar ve Sanat: Açmazlar ve Olanaklar. Çalışma ve Toplum, 4(79), 3015-3048.
Orhan, Z., Kayış, A., Sönmez, M., İnal, Ş., Kaya, E., & Aral, M. (2021). Hemşirelerin mesleki riskleri ve hastane enfeksiyonları ile ilgili bilgi düzeyleri ve uygulamaları. Türkiye Sağlık Bilimleri ve Araştırmaları Dergisi, 4(1), 18-30.
Hekimler, B. U. (2015). Anayasa Mahkemesi’nin Sendikal Haklara İlişkin İptal Kararlarının Genel Bir Değerlendirmesi. Çalışma ve Toplum, 4(47), 11-34.
Özer, H. D. (2018). İŞVERENLERİN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KURULU OLUŞTURMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 22(3-4), 489-546.
Anestezi Teknikeri Emre EBEM
Kayseri Şehir Hastanesi