Sağlık-Sen, geçtiğimiz günlerde çıkan Malpraktis Yasası ve buna bağlı olarak yayınlanan yönetmeliğe istinaden “Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası” uygulamasına son verilmesini Sağlık Bakanlığı’ndan talep etti.
Genel Başkan Semih Durmuş ve Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Dural imzasıyla Sağlık Bakanlığı’na yapılan yazılı başvuruda, 7406 Sayılı Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Ek 18. Maddesi ile Mesleki Sorumluluk Kurulu’nun kurulacağı ve sağlık çalışanlarının yaptıkları her türlü tıbbi işlem ve uygumalar nedeniyle ödenen tazminatların sağlık çalışanlarına rücu edilip edilmeyeceğine kurul tarafından karar verileceği belirtildi.
Başvuruda, bu maddeye istinaden “Sağlık Meslek Mensuplarının Tıbbî İşlem ve Uygulamaları Nedeniyle Soruşturulmasına ve İdarece Ödenen Tazminatın Rücu Edilmesine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”in de 15 Haziran 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdiğine vurgu yapıldı.
Yönetmeliğin 4. Maddesi’nde “Rücu Usul ve Esasları”nın belirlendiğine dikkat çekilen başvuruda, “İdare tarafından ödenen tazminattan dolayı rücu edilip edilmeyeceğine ve rücu miktarına, ilgilinin görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, görevini kötüye kullanıp kullanmadığı hususundaki kesinleşmiş ceza mahkemesi kararı ile mahkûmiyetine karar verilen sağlık meslek mensubunun, tazminata konu olaydaki kusur oranı gözetilerek ceza mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren, bir yıl içinde (Mesleki Sorumluluk Kurulu tarafından) karar verileceği düzenlenmiştir” denildi.
Bu düzenlemeye göre, bir sağlık çalışanının tıbbi işlem ve uygulama nedeniyle ödenen tazminatın sağlık çalışanından rücu edilebilmesi için çalışanın görevini kötüye kullandığının kesinleşmiş ceza mahkemesi kararı ile tespit edilmesinin mümkün olacağı belirtilen başvuruda, bundan dolayı ödenen tazminatın ilgili personele rücu edilme imkan ve ihtimalinin son derece azaldığı kaydedildi.
“Sigorta Şirketlerince Karşılanacak Bir Riziko Kalmadı”
Tüm bu düzenlemeler çerçevesinde “Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası” uygulamasına son verilmesi istenen başvuruda, şunlara dikkat çekildi:
“Mezkûr düzenlemeler çerçevesinde, ‘Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’ yeniden değerlendirilmelidir. Gerçekten artık, ilgili personele rücu kapsamında, sigorta şirketlerince karşılanacak bir rizikonun kalmadığı söylenebilir. Zira tabiplerin, ‘kasten görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanması ve bundan dolayı bir zarara sebebiyet vermesi’ söz konusu olamaz. Kaldı ki, böyle bir halin gerçekleştiği farz edildiğinde de, mevcut Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartlarına ve sigorta poliçelerine göre, bu durumun teminat dışında kaldığı ileri sürülecektir. Bundan dolayı, genel şartlarda ve poliçelerde, sigortalının poliçe kapsamında yer alan ve sınırları hukuk kuralları veya etik kurallar ile tespit edilen, mesleki faaliyeti dışındaki faaliyetlerinden kaynaklanan tazminat talepleri, teminat dışında kalan haller arasında sayılmıştır. Tabiplerin, kasten görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanması, ‘hukuk kuralları veya etik kurallar dışındaki mesleki faaliyet’ olarak addedilebilecektir.”
Gerek tabipler gerekse ilgili kurumlar tarafından fuzuli prim ödenmemesi bakımından sigorta uygulanmasına son verilmesi talep edilen başvuruda, “Bu uygun görülmezse, sigorta genel şartlarının ve poliçelerin, mezkûr mevzuat çerçevesinde yeniden tanzim edilmesi, özellikle sigorta ettirilen rizikonun gerçekleşme ihtimali son derece düşük olacağından, sigorta primlerinin buna göre yeniden belirlenmesini (mevcut primlerin yüzde 80-90 oranında düşürülmesi) talep ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.