HAZİRAN AYI SAĞLIKTA ŞİDDET RAPORU*
04 Temmuz 2020, Cumartesi

Ülkemizde gerek kamu gerekse özel sektörde alın teri döken 1 milyondan fazla sağlık çalışanı; vatandaşlarımızın sıhhati, mutluluğu ve yaşam kalitesi standartlarını artırmak için gece gündüz çalışmaktadır.

Hemşiresinden doktoruna, teknikerinden hizmetlisine vefakar sağlık çalışanlarının tamamı, vazifelerini büyük bir sorumluluk ve yüce bir kutsiyetle yerine getirmektedir.

Sağlık çalışanları; olağan koşulların yanında savaş, afet, salgın hastalık gibi her türlü olağanüstü koşulda da canları pahasına insanımızın imdadına yetişerek, müşfik yardım ellerini uzatmaktadırlar.

COVID-19 ile mücadele süreci bu durumun en güncel ve en bilinen örneğini oluşturmaktadır. Bu nedenle de tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlık çalışanları öteden beri toplum nezdinde çok saygın bir yere sahiptirler.

Bu hakikate rağmen, sağlık çalışanları, sözlü ve fiili şiddetin kurbanı olmaya devam etmektedirler.

Yaygınlığı ve tehdit boyutu göz önüne alındığında, sağlıkta şiddetin kronik bir soruna dönüştüğü, tüm sağlık çalışanlarının ortak kanaatini oluşturmaktadır.

Sorun o denli büyük ve yakıcı bir hal almış ki sağlık çalışanları hariç herkesin evine kapanmak mecburiyetinde kaldığı COVİD-19’la mücadele sürecinde dahi hızından bir şey kaybetmemiştir.

Bu kapsamda Sağlık-Sen olarak, Haziran ayında yaşanan ve kamuoyuna yansıyan sağlıkta şiddet olaylarını bir rapor haline getirmiş bulunuyoruz.

Amacımız, sorunun büyüklüğünü ortaya koyup, toplumun her bir ferdi nezdinde farkındalık oluşturmaktır. 

Elbette farkındalık oluşturmanın yeterli olmadığını, kanun uygulayıcılarına da önemli sorumluluklar düştüğünün bilincindeyiz. Yasaların eksiksiz ve katı bir şekilde uygulanmasının caydırıcılık noktasında önemli bir işlev göreceği kesindir.

Sağlıkta şiddet hususunda göz ardı edilmemesi gereken bir husus da sağlık çalışanları üzerinden tüm toplumu hedef almasıdır.

Şöyle ki sağlıkta şiddet, maruz kalan sağlık çalışanını doğrudan etkilediği gibi tüm vatandaşlarımıza sunulan hizmet kalitesini de olumsuz yönde etkilemektedir.

Herhangi bir sağlık çalışanının, 'şiddet görürüm' korku ve endişesiyle hareket etmesinden daha kötü bir durumun olmadığı açıktır.

Sonuç olarak; sağlıkta şiddetin mazereti olmadığı gibi küçüğü-büyüğü, hafifi-ağırı ya da sözlüsü fiilisi de olamaz, olmamalıdır.  Şiddet şiddettir kınanmayı, üzerine gitmeyi ve yapanın yanına bırakmamayı gerektirir.

Bunlar yeterince yapılmadığı için de sağlık çalışanlarına yönelik şiddet kapanmayan bir yara olarak varlığını sürdürmektedir.

Bunun için de başta kamu olmak üzere toplumumuzun tüm fertlerine büyük görevler düşmektedir.

Susmak, sessiz kalmak, görmezden gelmek, önemsememek bir anlamda şiddeti onaylamak anlamı taşıyacaktır ki bu durum geleceğimiz açısından çok daha büyük sorun demektir.

Sağlık-Sen olarak, şiddetle mücadelenin, yasal ve kurumsal mekanizmalardan önce, ahlaki ve vicdani zeminlerde kendine yer bulması gerektiği inancındayız.  Sağlık çalışanının her şeyden önce insan olduğunu, can taşıdıklarını, onur ve izzet sahibi olduklarının asla ve kata unutulmaması gerektiğini her fırsatta tekrarlıyoruz.

Tüm bunlar ışığında Haziran ayına baktığımızda, 16 şiddet olayının yaşandığını görüyoruz. Bu olaylarda 19 saldırgan yer alırken, 27 sağlık çalışanı mağdur olmuştur.

Bu olayların; 8’i fiili, 5’i hem fiili hem sözlü, 2’si sözlü, 1’i de taciz şeklinde gerçekleşmiştir.

Şiddet uygulayanların kimler olduğuna baktığımızdaysa; 11’i bizzat hastalar, 7’sini hasta yakını, 1’ini de yönetici oluşturuyor.

Saldırganlar hakkında ne tür işlem yapıldığına baktığımızda ise iç karartıcı bir tabloyla karşılaşıyoruz. Saldırganların 4’ü ifadesi alınmadan serbest bırakılırken, 5’i ifade işlemleri sonrası serbest bırakılmıştır. Bir saldırgan kamu çalışanı olduğu için görevden el çektirilirken, 9 fail de tutuklanmıştır.

Şiddet olaylarının yaşandığı yerlere baktığımızdaysa; 8 vakanın hastanelerde gerçekleştiğini, 4 olayın aile sağlığı merkezlerinde yaşandığını, 4 saldırının da sahada vuku bulduğunu görüyoruz.

Mağdurların kimliğine baktığımızdaysa, şiddetin adres/kimlik ayırt etmediğine tanık oluyoruz;  8 hekim, 6 acil tıp teknisyeni, 5 güvenlik görevlisi, 4 hemşire, 4 de diğer sağlık çalışanı.

Haziran ayı içerisinde, geçmiş dönemlerde yaşanan bir hakaret olayında da mahkeme, hasta yakını saldırgana önce 304 gün hapis cezası vermiş, daha sonra da bu cezayı 6 bin 80 TL’ye çevirerek saldırganı adeta ödüllendirmiştir.

      (*) Rapor, kamuoyuna yansıyan verilerden derlenmiştir.

PAYLAŞ :