“Sağlık Yeni Türkiye’nin Lokomotif Gücü Olacak"
04 Ekim 2018, Perşembe

Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, “Türkiye sağlıkta kendi ihtiyaçlarını karşılayabilen, küresel alanda cazibe merkezi olmaya hızla ilerleyen bir ülke. Sağlık hizmeti, sağlık bilgi ve teknolojisi üreten bir ülke olacağız. Bu yolda en büyük sermayemiz insan kaynağımız” dedi.

Son 15 yılda sağlık alanında inanılmaz dönüşüme imza atan Türkiye, başta 34 şehir hastane projesi olmak üzere gerek uzman kadrosu gerek teknik ve tıbbi cihazlar alanında önemli atılımlar gerçekleştirdi.

Türkiye’deki sağlık hizmetlerinin umut verici vizyonunu, kamuda yaklaşık 600 bin sağlık çalışanını temsil eden Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen) Genel Başkanı Metin Memiş ile değerlendirdik.

Türkiye’nin sağlıktaki son 15 yılı her kesim tarafından başarılı bulunuyor. Başarının sırrı nedir sizce?

Temel sırrın samimiyet olduğunu söyleyebilirim. Milletin talihini değiştirmek için samimi ve istikrarlı bir siyasi irade ve bu siyasi iradenin hedeflerine inanan sağlık çalışanları. Sağlıkta dönüşüm hedefleri ve insanımızın en iyi şekilde sağlık hizmeti alması için sağlık çalışanları gerçekten çok samimi ve insanüstü bir emek ortaya koydular. Onlar sessiz devrimin gizli kahramanları.

LİYAKAT TEMELİNDE ADIMLAR ATILMALI

Türkiye yönetim sistemini dönüştürdü. Sağlık çalışanları adına bu dönüşüm sürecinden beklentileriniz nelerdir?

Türkiye’nin ayağındaki prangalardan kurtulma hamlesi olarak görüyoruz. Türkiye bürokratik oligarşiden, vesayet odaklarından çok çekti. Milletimizle birlikte biz de değişim isteğimizi ortaya koyduk. Kamu yönetimi başta olmak üzere hayatın bütün alanlarında adalet, ehliyet ve liyakat temelinde, üretim odaklı bir geleceğe inanıyoruz.

Türkiye bu noktada tarihi bir adım attı. İnanıyorum ki, bu tarihi adımla ülkemiz bölgesinde ve küresel alanda hak ettiği konuma erişecektir. Emeğimizle, alınterimizle Türkiye’nin güçlü geleceğini inşa etmek için son nefesimize kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Milletimizin ve devletin yükünü taşıyan kamu çalışanlarımızın beklentisi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, insanı, emeği, liyakat ve ehliyeti, nimet-külfette adil paylaşımı merkeze alan bir yönetim anlayışını ortaya koymasıdır. Böyle bir yönetim anlayışını en çok arzulayan, haklı şekilde bekleyen kesim de şüphesiz sağlık çalışanlarıdır. Çünkü sağlık çalışanları geride bıraktığımız 16 yılda bütün imkansızlıklara ve zorluklara rağmen, sağlıkta dönüşüm reformlarını gerçekleştirerek Türkiye’nin aydınlık geleceğine olan inancını ispat etmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın “Sizler umudun adısınız” diyerek taltifini, milletimizin büyük çoğunluğunun memnuniyetini kazanan sağlık çalışanlarımız, bu yönüyle siyasetin vizyonunu en iyi temsil eden bir emek olarak tarihe geçmiştir.

İLAÇTA YERLİLEŞME ÖNEMLİ

Sağlıkta Türkiye’yi nasıl bir gelecek bekliyor?

Sağlık alanında elde edilmiş bir başarı var. Ancak bir taraftan yeni bilgi ve teknolojilere sahip ülke olma yolunda ilerlerken, diğer taraftan insanımızın sağlığını koruyup güçlendirecek yapısal, sosyal ve kültürel temelli ödevlerimiz var.

Bu iki ana hedef de insanı merkeze alan medeniyet değerlerimizi yansıtan çok kıymetli hedefler. Sağlık çalışanları olarak bu hedefleri büyük bir samimiyetle sahipleniyoruz. Türkiye, bütün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bir taraftan sağlık hizmetlerinin kalitesini artırırken, diğer taraftan sağlığı, mali açıdan sürdürülebilir bir sisteme, ülke ekonomisini güçlendirecek endüstriyel alan haline dönüştürmesi gerekiyor.

Türkiye’nin her tarafından yükselen şehir hastanelerimiz bu açıdan önemli projeler. Bakanlık verilerine göre bugüne kadar ilaçta yerlileşme çalışmalarıyla yaklaşık 3 milyar TL’ye ithal ettiğimiz ilacı artık kendimiz üretiyoruz. Orta vadede üreteceğimiz ilaçlarla bugünün rakamlarıyla 6 milyar TL’lik tasarruf sağlanacak. Yine tıbbi cihazda 5 yıllık dönemde 3.5 milyar TL’lik yerelleşme sağlanacak. İlaç ve tıbbi cihazda dışa bağımlılığı ortadan kaldırma adına, bu adımları çok değerli ve geleceğe dair umut verici buluyorum.

Bunun yanı sıra, sahip olduğu coğrafi ve stratejik imkanlarla sağlık turizminde liderlik potansiyeli çok güçlü bir ülkeyiz. 57 ülkeden 1.5 milyar insan 4 saatlik uçuş mesafesiyle ülkemize erişebilir durumda. Sağlık ordumuz sahip olduğu bilgi ve tecrübesiyle, eşi bulunmaz emeğiyle en büyük kazancımız. Medikal imkanlar ve doğal zenginlikler açısından dünyanın cazibe merkezi olan bir ülkemiz var.

Bu nedenle Türkiye her alanda olduğu gibi sağlık turizminde de sağlık endüstrisinde de liderliğe oynamalıdır. Sağlık bilgi ve teknoloji üreten ülke olmak, kendi ihtiyaçlarını karşılayıp, sağlık hizmetinde, sağlık eğitiminde, medikal ürün ve teknolojilerde, sağlık turizminde ihracat yapabilen bir ülke olmalıyız. Ben inanıyorum ki, Türkiye bu potansiyelini zamanında, yerinde ve doğru politikalarla harekete geçirirse, yeni Türkiye’nin lokomotif gücü olacaktır.

SAĞLIKTA BAŞARININ SIRRI EKİP RUHU

Türkiye’nin sağlıkta gelecek hedeflerine ulaşması için temel ihtiyaçları nelerdir?

En önemli ihtiyacın inanç ve samimiyet olduğunu söylemiştim. Bu konuda devletiyle, milletiyle, emeğiyle kenetlenmiş haldeyiz. Ancak bu hedeflere emin ve güçlü adımlarla ilerleyebilmek için sağlığı bilen ehil yöneticilere, ihtiyacı karşılayacak istihdam politikalarına, adil ve güvenli çalışma koşulları altında motivasyonu ve ekip ruhu güçlü sağlık çalışanlarına ihtiyaç var.

Sağlık-Sen olarak, sağlık sisteminin ayakta tutacak bu temel alanlarda her zaman çözüm odaklı bir sorumluluk üstlendik. Bu günlerde; geleceğin sağlık yöneticilerine, çağın gereklerini karşılayan yönetici donanımı sağlayacak eğitim projesi üzerinde çalışıyoruz. Yönetici ve yönetici adaylarına yönelik; iletişim ve temsil yeteneklerini, bilgi ve değişim yönetimi becerilerini, analitik düşünme, planlama ve eylem becerilerini uluslararası düzeye taşıyacak bir eğitim programı hazırlıyoruz.

İŞ YÜKÜ AZALTILMALI

Diğer taraftan, iş yükünü uluslararası standartlara çekecek etkin bir istihdam hamlesine ihtiyaç bulunmaktadır. İş yükü baskısını ortadan kaldıracak çapta istihdam, doğrudan sağlık hizmetinin niteliğini artıracaktır. Çalışma ortamlarının modernizasyonu ve güvenlik standartlarının yükseltilmesi, iş kazalarını, tıbbi hataları, şiddet gibi psiko sosyal riskleri azaltacaktır.

Bir diğer ihtiyaç ise, bilimsel verilerle sabit olduğu üzere ciddi bir tükenmişlik yaşayan sağlık çalışanlarının motivasyonunu, ekip ruhunu ve sisteme güvenini güçlendirmektir. Geçmişte sıkça yapılan ayrımcı düzenlemeler mazide kalmalı, yeni dönemin farkı emekte adalet olmalıdır. Bu nedenle yıpranma payı, ek ödeme tavan oranları, emeklilik düzenlemeleri gibi, sağlık hizmeti için ter akıdan bütün sağlık kadrolarını ilgilendiren düzenlemeler, ayrıştıran değil, birleştiren olmalıdır. Bu temel ihtiyaçlarımız giderildiğinde, Türkiye’nin sağlıktaki liderlik yolculuğunun önünde bir engel görmüyorum. Biz yaklaşık 600 bin sağlık çalışanını temsil eden Sağlık-Sen olarak Türkiye’nin sağlıktaki hedeflerini destekliyoruz. Sağlığın bütün alanlarında çözüm arayan bir kimlikle var olmaya devam edeceğiz.

“EMEKTE ADELET, TÜRKİYE'Yİ LİDER YAPAR” 

Bir diğer ihtiyaç ise, bilimsel verilerle sabit olduğu üzere ciddi bir tükenmişlik yaşayan sağlık çalışanlarının motivasyonunu, ekip ruhunu ve sisteme güvenini güçlendirmektir. Geçmişte sıkça yapılan ayrımcı düzenlemeler mazide kalmalı, yeni dönemin farkı emekte adalet olmalıdır. Bu nedenle yıpranma payı, ek ödeme tavan oranları, emeklilik düzenlemeleri gibi, sağlık hizmeti için ter akıdan bütün sağlık kadrolarını ilgilendiren düzenlemeler, ayrıştıran değil, birleştiren olmalıdır. Bu temel ihtiyaçlarımız giderildiğinde, Türkiye’nin sağlıktaki liderlik yolculuğunun önünde bir engel görmüyorum. Biz yaklaşık 600 bin sağlık çalışanını temsil eden Sağlık- Sen olarak Türkiye’nin sağlıktaki hedeflerini destekliyoruz. Sağlığın bütün alanlarında çözüm arayan bir kimlikle var olmaya devam edeceğiz.

 

PAYLAŞ :