DIŞ AKIL VE PİYONLARI

Satranç M.S. 6. YY Hindistan’da ortaya çıkmış bir zeka oyunudur.

Ülkemiz üzerinde kurgulanan oyunları satranç üzerinden okuyacak olursak, oyuncu dışarıda olan “dış aklı” ve  piyon ise içeride olan figüranları temsil eder. Üst akıl olan oyuncu plan-proje yapar, piyonlar ise kendilerine verilen vazifeyi ifa eder.

Azgın azınlık diyorum çünkü 1980- 2004 yılları arasında ülkemizden 1,2 trilyon dolar parayı faiz yolu ile götürmüşler. Yani ülke bütçesinin 6 katı büyüklüğünde zenginliğimizi sömürmüşler, geleceğimizi çalmışlar, ama hala daha da doymamışlar. Bu nedenle azgın azınlık diye tanımlıyorum.

Azgın azınlık olan “dış aklın” amacı piyonları vasıtası ile devlete hakim olmak, ülkenin zenginliklerini sömürmeye devam etmektir. Dış aklın hakimiyeti iradelerini kendilerine teslim etmiş olan piyonlar üzerindedir. Milletin iradesinin üzerindeki hakimiyetlerini de piyonlar vasıtası ile gerçekleştirirler. Yoksa milletin üzerinde doğrudan bir hakimiyetleri yoktur, olamaz da.

Bu nedenle kendilerini milletten her zaman gizlediler ve bundan sonra da gizlemeye devam edecekler. Çünkü deşifre olduklarında millete karşı oynadıkları bu oyunu kazanabilme şansları yoktur. İçerideki piyonların asli vazifesi azgın azınlık olan dış aklı gizlemek, milletin sömürülmesinin devamını sağlamaktır. İyi tanımamız gereken bu piyonlar iş dünyasına, medya dünyasına, sanat dünyasına, STK’lara, ülke ve toplum adına önem arz eden tüm kurumlara çöreklenmişlerdir. Aynı zamanda bu piyonlar toplum önünde iş adamıdır, din adamıdır, akademisyendir, sanatçıdır, ama aynı zamanda masondur, lionstur, rotaryendır.

Ülkemizde on yılda bir gerçekleşen darbelere ve bu darbelerde rol almış piyonların durumuna bu gözle bakmak anlamlı olur. Son dönemde; ağaç bahanesi ile yapılan gezi olayları, 17-25 Aralık yargı darbesi girişimini, 6-8 Ekim Kobani eylemleri, 7 Şubat 2012 MİT Müsteşarının tutuklanması girişimi, aynı dış aklın ve içerdeki piyonların organizasyonudur.

Bakın, eğer bu ülkedeki gidişattan birileri şikayet edecekse bu şikayet edenler büyümeden en çok pay alanlar asla olamaz. Avrupa Birliği ülkelerinin ekonomilerinin küçüldüğü, Türkiye ekonomisi son 12 yıl içerisinde sürekli büyüdüğü dönemde, kartelci iş dünyası ekonomik olarak 10 kat büyümüş, maaşlarının yurt dışından ödendiği ortaya çıkan ve TV’deki her bir program için 3-5 bin TL ücret alan medya mensupları, bir saatlik konser için 100 bin TL ücret alan sanat dünyasının mensupları şikayet edecek en son kişiler olsa gerek.

Her şeye rağmen en çok kazananların şikayet ediyor olması sizce de garip değil mi?

Bu yıl Çanakkale Savaşının 100. yılı bu vesile ile şehit ve gazilerimizi saygı ile anıyor onların şahsı manevisinde tüm ecdadımızı rahmetle yad ediyorum.

Ecdadın cephede kazandığı bağımsızlık savaşı şimdi ekonomi, kültür, sanat, teknoloji cephesinde devam etmektedir.

Nasıl ki bizler ecdadın kazandığı zaferden dolayı gurur duyuyorsak, neslimizinde bizimle gurur duyabilmesi için tüm bu alanlarda zaferler kazanmamız gerekiyor.

Dışarıdan ve içerden kuşatılmışlığı kırabilmemiz için ihtiyacımız olan en önemli şey birbirine kenetlenmiş nitelikli insan gücüdür.

Son sözü, sözün ustası Mehmet Akif  ERSOY’a bırakalım;

Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!

Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!

Ağızlarının payını AKİF vermiş, boylarının ölçüsünü de BİZ alıp gönderelim.

  • PAYLAŞ :