SAĞLIK ÇALIŞANLARI İHMAL EDİLEBİLİR Mİ?

Semih DURMUŞ:    


Dünyanın canını yakan pandemi, sağlık çalışanlarının ihmal edilmeye gelmeyecek meslek gruplarının en başında olduğunu herkese gösterdi. 
Fedakar çalışanlar olmadığı müddetçe, sağlık alanındaki devasa alt yapı yatırımlarının, teknoloji marifetiyle elde edilen tıbbi gelişmelerin ancak bir noktaya kadar anlam ifade ettiğini bu zorlu süreçte görmüş olduk. 
Gelinen aşamada sosyal olsun, olmasın tüm devletler, sağlığı stratejik bir alan olarak görmeye başladı. Böyle olduğu için de bu alanda çalışanlar yani sağlık emekçileri, tüm dünyada el üstünde tutulur oldular. 
Aynı durum ülkemiz için de geçerlidir. Pandeminin kahramanları sağlık çalışanları, 84 milyonun gururu oldular, olmaya da devam ediyorlar. 
Sayın Cumhurbaşkanı’nın 14 Mart Tıp Bayramı’nda yaptığı açıklamaları da bu kapsamda değerlendirmek gerekir. 
Konuşmasında “Altyapısını büyük ölçüde iyileştirdiğimiz 1,3 milyon personel sayısıyla sağlık hizmetleri ülkemizin en önemli iftihar alanlarından birisidir” diyen Sayın Cumhurbaşkanı, “Sağlıkta hala sıkıntılarımız, eksiklerimiz var” demek suretiyle de saha gerçekliğinin farkında olduklarını dile getirmiştir. 
Açıkça söylemek gerekirse, sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının yetkili sendikası olarak, bu durumu oldukça önemsiyoruz. Çünkü sorunların, sıkıntıların, eksikliklerin farkında olmak, çözüm iradesinin de bir şekilde ortaya çıkacağı anlamı taşımaktadır. 
Nitekim aynı konuşmasında Sayın Cumhurbaşkanı, yıllardan beri dile getirdiğimiz bazı sorunların çözümüne dair önemli paket açıkladı. 
Sağlık çalışanları açısından müjde anlamına gelen pakette özetle şu hususlar yer aldı; 
• Sabit ek ödemeler merkezi bütçeye aktarılarak (maaş ve ek ödeme) tek kalemde ödenecek. 
• Merkezi yönetim bütçesinden performans ödemeleri için ilave kaynak aktarılarak, ek ödemelerde artış yapılacak 
• Ücretlerde yapılacak iyileştirme, emekliliklere de yansıyacak
• Lisans mezunu hemşire ve diğer sağlık çalışanları 3600 ek göstergeden yararlanacak. 
• Aile hekimlerinin temel ücretlerinde artış yapılacak.
• Şiddet katalog suç kapsamına alınacak.
• Malpraktis soruşturmalarına oluşturulacak mesleki kurul karar verecek. 
• Tüm bu düzenlemelerden üniversite çalışanları da yararlanacak. 
Bu paketin kamuoyuyla paylaşılmasından hemen sonra TBMM’de şiddet ve malpraktis konularında yasa hazırlığına başlanması da oldukça sevindiricidir. Temennimiz paketteki tüm maddelerin bir an önce hayata geçirilmesi yönündedir. 
Birbirini tamamlar nitelikteki bu düzenlemelerin hayata geçmesi, kuşkusuz sağlık çalışanlarına belli ölçüde nefes aldıracaktır. 
Ancak özellikle aşırı iş yükü ve istihdam yetersizliği sorunlarına neşter vurulma zorunluluğu bulunduğu da göz ardı edilmemelidir. Çünkü bahse konu iki sorun, yeri geldiğinde sağlık hizmetlerini tıkadığı gibi çalışanları da hayatlarından soğutmaktadır. 
Şöyle ki Almanya’nın Türkiye’ye göre hemşire ve ebe sayısı 4 kat, hekim sayısı ise 2 kat daha fazladır. Bu demektir ki Türkiye’de hemşire ve ebeler 4, hekimler ise 2 kat daha fazla çalışmaktadır. 
Benzer durum diğer sağlık personeli için de geçerlidir. Ayrıca, ülkemiz hemşire ve ebe sayısı bakımdan AB ve OECD ülkeleri arasında son sırada yer almaktadır.
Bu veriler Türkiye’nin mevcut sağlık personeli kapasitesinin uluslararası standartların oldukça altında olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. 
O halde yazımızın başlığına dönecek olursak; sağlık çalışanları ihmal edilebilir mi? Elbette edilemez, edilmemelidir. Tabii ki hiçbir kimse de ihmal etmek istemez. 
Sağlık emekçilerinin ihmal edilemeyecek önemde olduklarını, dayanılmaz iş yüklerini azaltarak ve yeterli sayıda istihdam sağlayarak da desteklemek gerekmez mi!

  • PAYLAŞ :