SANRILAR(IMIZ)…

İdris Baykan    


Erenler, erlik deminde yol yürüyenler umutsuzluğa düşmezler. Haksızlık varsa susmazlar, her şey yerli yerindeyse de suskunluklarını bozmazlar. Erenler, infak etmeyi de ikram etmeyi de ikaz ve inşa etmeyi de hal-i lisanla, kal-i irfanla icra ederler.

"İnsanların ve dahi kurumların dört hali (S'si) vardır. Sandığı, sunduğu, sakladığı ve sahici olan.” beyanı da erenlere atfedilen nice sözlerden biridir. Sahici olanı, gerçekle, doğruyla, hakikâtle ilişkili olanı bilmek de bulmak da zordur. Çok daha keskin söyleyişle; “sahici olmak” sahiden de kolay değildir. Adil olanı, haklı olanı, hak olanı, makulü, makbulü, izan ve insaf ölçüsüyle olması gerekeni tesis, tespit, takdim ve takdir etmek aklen zor, kalben kolaydır.

Sandıklarını,  bu zaviyeden olmak üzere dış âleme sunduğu halleri, hal ve kal perspektifinden diğerlerinden saklı tuttuklarını, açıklayamadıklarını kenara koyup bütün yalınlığıyla sahiciyi ortaya koymak, sahici olmak; kişi, kurum, birey ve toplum için hem zor meşgale hem de adım adım anlamlandırılması gereken kapsamlı merhaledir.

Evet, hangi durum, hangi hal, zaman, konu ve kapsam vardır ki eren bakışından, erenlerin hakikat haykırışından nasiplenmesin, etkilenmesin, o bakışla dillendirilip ifade edilemesin.

Sanılan, sunulan, saklanan ve sahici olan aşamalarından oluşan anlamlandırma piramidini erenlerin ayan ettiği bu haller(S'leri) üzerinden; sağlık emekçilerinin “alın teri bumerangı”  vasfı kazanan döner sermaye ve ek ödemeyi anlatmaya ve anlamlandırmayla çalışalım.

Döner sermaye ve (performansa dayalı) ek ödeme denildiğinde; sağlık emekçileri hariç toplumun neredeyse tamamı ikinci bir maaş, hattâ maaştan daha yüksek bir ücret alındığını SANIYOR. SANILANın yanlışlığı sananlar da mı, anlatmayanlarda mı böyle anlaşılmasını kendi lehine kullanmaya çalışanlar da mı incelemek gerek elbette. Fakat kesin olan husus şudur ki, hakikat ve konuyla ilgili sahici durum sanılanla uzaktan yakından ilgili değildir. Sanılan, gerçeğin ıskalanmasına, yalanın sahada, yanlışın mevzuatta hâkim olmasına dayanak olmuştur.  

Sanılanın ürettiği etki, bu etkinin ürettiği karar ve hükümler, mevcuda dair fikirler algının yönünü belirlemiş, gerçek bilginin kenara süpürülmesine neden olmuştur. Sağlık ve şifa hedefli kamu hizmeti için ter akıtan sağlık emekçilerinin ne döktükleri terin, ne harcadıkları emeğin karşılığının ellerine geçmediği, hakkını almanın huzurunu yaşatmadığı, ek ödemenin  “eksik ödemeye”, döner sermayenin “sinirden çılgına döndüren hengâmeye” evrildiği gerçeklerini ıskalatan, yok sayan bilinç(sizlik) eliyle bir sunu(m) ortaya konuyor.

Döner sermayeden emekçiye ödenmeyen/dönmeyen miktarın büyüklüğü, ödenen miktarın ise küçüklüğü  “tavandan ek ödeme” kavramıyla perdelenerek, dikkatlerden kaçı(rılı)yor. Sanılan aşamasındaki başarı, sunulana dair (m)eziyetle taçlanıyor.

Ellerine cüz’i miktarda ya da hiç seviyesinde ek ödeme geçmesine, bordoların ek ödeme kısmındaki sembolik tutarlara rağmen “tavan” kavramıyla alın teri ve fedakârlığın karşılığının “taban” seviyesine dahi ulaş(tırıl)madığı gerçeği  “sunu illüzyonu” ile alkışlanacak bir başarı olarak gösteriliyor.

Tavşanın şapkada nasıl saklandığı değil, nasıl çıkarıldığı merak edilip alkışlanıyor. “Tabana dahi ulaşamayan tavandan ek ödeme” sunumu başarısının arka planında elbette “ sağlık emekçilerine ikinci maaş ödendiği” sanması ile süreci desteklediğinden habersiz kitle vardır.

“Tavandan ek ödeme”; hem söylem hem eylem hem kural olarak sağlık hizmetinin yönetenler açısından tepki, teklif ve talep sızdırmazlık niteliğine sahip büyük bir sığınağa dönüşürken, sağlık hizmetini üreten emekçiler açısından bezginlik, yılgınlık, yoksunluk ve yorgunluk üreten dert kaynağı vasfı kazanmıştır.

Döner sermaye bağlamında SUNULAN içerik, veri, bilgi ve üretilen belgeler, hükümler sanılanı güçlendiren, sağlık emekçileri hakikaten gücendiren bir kulvar oluşturmuştur.

Evet, sağlık emekçilerinden döner sermeyi imkânları, performansa dayalı tavandan ek ödeme tutarları sakınılırken, takdim edilen döner sermaye sisteminin adil paylaşma değil kronik çatışma kaynağı olduğu, hakkaniyeti temin etmek yerine emekçilerin hakkını terkin ettiği saklanmıştır.

Döner sermaye ve performansa dayalı ek ödeme noktasında odağı oluşturan sistemin, mevzuatın, hassasiyetlerin, önceliklerin sorunları görmeye ve çözmeye, haklı talep ve beklentileri anlamaya ve karşılamaya, moral, motivasyon ve mali hak kazandırmaya, akîl ve adil bir paylaşım perspektifi oluşturmaya muktedir olmadığı, olamayacağı ise ne hikmetse veya nasıl bir hikmetsizlikse hep saklanma tercihine konu edilmiştir.

Ek ödeme ve döner sermaye kavramları nimet değil külfet, adalet değil eziyet ağırlıklı kavramlar ve kurumlar haline dönüşmüştür.

SAKLANDIĞI SANILAN ve bu şekilde SUNULAN ek ödeme ve döner sermaye gerçeklerini ifşa,  mağduriyetlerini imha etmek ise sendikal misyonumuzun vazgeçilmez gereği, sendikal vizyonumuzun en anlamlı ereği olarak bilinmelidir.

Mevcut döner sermaye sistemi ve performansa dayalı ek ödeme veri ve hükümleri; hiçbir sağlık emekçisini memnun edemez,  sağlık emekçilerinin emek ve gayretlerinin hakkının ödenmesi sonucunu üretemez.

Sağlık hizmetlerinde ve sağlık emekçileri arasında “biz” kavramını örseleyen ve tüketen mevcut sistem ancak “sitem”, “sıkıntı” ve “tepki” üretir. Adaleti tesis, hakkaniyeti temin etmeyen, alın terinin karşılığını ödememeyi sorun olarak görmeyen, her geçen gün tavanı alçalan, tabanı yok olan bir döner sermaye ve ek ödeme sistemi; kotarılacak bir uğraş alanı olarak değil kurtarılacak bir sorun kulvarı olarak görülmelidir. SAHİCİ OLAN budur.

Döner sermaye gerçekten dönmüyor, döner sermaye umut söndürüyor, moral bozuyor,  çalışma barışını tehdit ediyor. SAHİDEN OLMASI gereken ise sağlık emekçilerinin taleplerini ve onların yetkili temsilcisi, hak arayanı, Sağlık-Sen’in tekliflerini, önerilerini esas alarak döner sermayeyi döndürmek, sağlık emekçilerinin alın terinin karşılığını verecek ek ödeme oranlarına ve tutarlarına hayat vermektir.  Biz tavandan ek ödeme kavramıyla döner sermaye yokluğunu ve ek ödeme yoksunluğunu perdeleyen anlayışın sona ermesini istiyoruz. SAHİCİ OLAN ve OLMASI gereken budur.

İçinde bulunduğumuz salgın döneminde her türlü riski omuzlayan sağlık çalışanlarımız ne yazık ki bu sistemin altında kan kaybetmektedirler.

Eğer bu sistem değiştirilmez çalışanlarımız akıttıkları alın terinin altında ezilirse, bugün yaralarını saramadığımız sağlık çalışanlarımız yarın yaraları sarmakta zorlanacaktır.

Lisan-ı hal lisan-ı kal’den efdaldir.

Vesselâm.

  • PAYLAŞ :