ERDEM VE ADALET

Ömür dediğin, insanın kendisi olma ve kendisi kalma mücadelesini yürüttüğü anların tamamıdır.

Bizim inancımız ve irfanımız, varlığını bir amaca, hayra ve hikmete zimmetleme telaşı edinmeyi öğütler.

İnsana hizmet eden her ne varsa insana hürmet eden her kim olursa itibar etmeyi ve ihtiram göstermeyi salık verir, ak saçlılarımız ve aksakallılarımız. 

Gayesi, gayreti, hedefi, hevesi, niyeti ve akıbeti bir olma noktasında ortaklaşanların, hak için uğraşanların inşa ettiği teşkilatlarda, icra ettiği uğraşlarda da durum ayniyle bu olmak zorundadır.

Alın terinin hakkını almaya, akıl terinin değerini artırmaya gayret ettiğini iddia etmek, yanlışın büyük veballere, doğrunun da büyük ödüllere neden olacağını bilmeyi gerektirir.

Sendikacılığa da şu zaviyeden bakmak, tanımlamak ve tanıtmak mümkün; İçe bakan yönüyle erdemli ve adil teşkilatçılık, dışa bakan yönüyle aksiyoner sendikacılık… İnsan odaklı ve emek eksenli hak arayıcılık… Her hal ve şartta mutlaka nefisten azade insanlık…

İçerikteki kavramların ve buna dair kuralların sayısını da çeşidini de artırabiliriz. Önemli olan nasıl ifade ettiğimiz değil, ne için irade gösterdiğimizdir. Ameldeki eksikler, kusurlar, hatalar düzeltilebilir. Niyete dair eksikleri ise ameli ve dahi icrai zeminde düzeltmek ütopik kalır.

Birçoğumuzun malumu bir fıkrayı hatırlatayım:

Temel otoyolda ters yöne girmiş. Durumu gören trafik polisi, sürücüleri uyarmak için radyodan anons yapmış: "Dikkat dikkat otoyolumuzda ters yönde ilerleyen bir araç var." Bu anonsu duyan Temel bağırmış: "Ne bir tanesi hepsi hepsi!"

Bu fıkranın konuyla alakası nedir? diye sorabilirsiniz.

İnsan, kendisinde kusur aramaz çoğunlukla başkalarının hatalarını görmek ister. Hal böyle olunca da gün gibi ortada duran sorunlar çözül(e)mez olur. Göz bütün dünyayı görür de kendisini göremez, kendini görmek için bir yansıtıcıya ihtiyaç duyar. Kendini göremeyen göz, kendindeki kusuru da görmeyi beceremez görmek dahi istemez.  

Doğruyu yapan yanlışı yapanı uyarmazsa, yanlışı yapan kendini doğru görmeye devam eder.  Fıkraya dönersek biri çıkıp Temele yanlış yön uyarısı yapsaydı, Temel kendisini merkeze alıp diğerlerini yanlışlamak hatasına düşmeyebilirdi. Bir başka ifadeyle sadece yanlış yapmamaktan değil doğru yapana uymaktan, yanlış yapanı uyarmaktan da sorumluyuz.

Erdemli ve akademik hizmet sendikacılığının, diğergam sendikacıların merkez adresi Memur-Sen’de, Sağlık-Sen’de sendikacılık yapmak, “Yanlışlar(ız)ın söylenmesine tahammül etmeyi, doğruları söylemeyi ve aktarmayı” olağan bir sendikal faaliyet, rutin bir sendikacı meziyeti olarak kabul etmeyi gerektirir.

Teşkilâtımızın kuruluş gayesi hataları gör(ebil)meyi, hatalardan ders alabilmeyi ve hataları(nı) düzeltebilmeyi şiar edinmiştir. Bu teşkilât “Ben yaptım oldu” veya ucuz bahanelere sığınarak hatalara sessiz kalmaz. 

Hatasını söyleyeni dost bilir. Hata yapanı ikaz etmeyi imanının gereği olarak görev addeder.

Hakimin aynı zamanda şahit olduğu mahkemece yargılanacağını aklından çıkarmayarak iş tutar, söz söyler, yol yürür…

Selâm hataları ifşa ederek değil örterek düzeltmeyi tercih edenlerin üzerine olsun.
 

  • PAYLAŞ :