DİKLENMEDEN DİK DURDUK

Sosyal ve siyasal, bir süreci yaşamanın iki yönü vardır; bir hazırlık, iki sürecin idaresi.

Hele de sadece meselenin taraflarının değil, milyonların gözü kulağı sizin üzerinizdeyse, sürecin her iki ayağının da dengede götürmesi gerekir.

Sağlık-Sen olarak geride bıraktığımız 5. dönem toplu sözleşme sürecini özelde sendikamızın, genelde Memur Sen ve bağlı sendikaların rüştünü ispatladığı, diklenmeden dik durduğu bir süreç olarak tarihe geçti.

İnanıyorum ki bu duruş bundan sonraki yol haritamıza da ışık tutacaktır.

Dersimizi iyi çalışarak; düşüncemizi, yaklaşımımızı, samimiyetimizi, amaçlarımızı, beklentilerimizi, duruşumuzu çok net bir şekilde önceden belli ettik.

 Masanın hakkını vermek için elimizden geleni yapmaya çalıştık.

 Kuruşun hesabının duruştan bağımsız olmayacağını masada çok net bir şekilde gösterdik.

Sendikaların görmesi, tartışması ve çözmesi gereken sorun setini açık bir şekilde önümüze koyan ve toplu sözleşmeyi hakem heyetine götüren kamu işverenin bu tavrı 4688 sayılı yasanın bu yönüyle de mutlaka gözden geçirilmesinin ne kadar gerekli olduğunu bize göstermiş oldu.

Hakem heyeti kendisinden adil karar bekleyen milyonlarca kişinin beklentisini boşa çıkararak, özerkliğini tartışmaya açacak bir şekilde kamu işverenin talimatları ile hareket etti ve adaletsiz bir karara imza attı.

 Hakem hakemliğini yapmayarak sadece bir tarafı 0 memnun etmiştir. Böyle bir durum hakemin de hakemlik müessesenin de ruhuna aykırıdır.

Sağlık-Sen olarak 250.000’i aşan üyemizden aldığımız güçle sendikal duruşun özgünlüğü, özgürlüğünü ortaya koyan bir yaklaşım sergiledik. Kamu işverenin son derece olumsuz ve dayatmacı tavrına karşı dik durduk, yanlışa imza atmadık, teşkilatımızın, yönetim kurullarımızın ve istişare kurullarımızın ortaya koyduğu iradeye uygun davrandık.

Hiç bir çalışanımız dışında kalmayacak şekilde bütün talepleri teklife dönüştürdük. Ciddi bir hazırlık sürecinin sonucunda oldukça güçlü, haklı, rasyonel, makul ve makbul tekliflerle masaya gittik.

Döner sermayeden, icap nöbetlerine, sözleşmelilerin kadroya alınmasından lisans tamamlamaya, YHS’nin GİH’e atanmasında, görevde yükselmeye kadar vs. acil çözüm bekleyen önemli birçok konuyu masaya taşıdık ve geri adım atmadık.

Geniş istişare süreçler sonucunda federasyonumuzun genele ilişkin olarak sunduğu oransal zam ve genele ilişkin diğer teklifler yanında sağlık çalışanlarının sorunlarına çözüm olacak taleplerimizi içeren tekliflerimizi masada izah ettik.

Hep müzakerelerden yana olduk ve hiçbir surette masayı muhatapsız bırakmadık.

Ancak öyle zaman oldu ki masadaki karşılaştığımız ve toplu sözleşme ciddiyetine uygun olmayan teklif ve tavırlar karşısında tepkimizi gecikmeksizin ve usulünce koymaktan da geri durmadık. Müzakere ortamı üretildiğinde masaya oturup tekliflerimizi savunduk.

Kanaatimce bu duruşumuz ve stratejimizle, sendikamıza yönelik ezberleri bozduk.

Bozulan ezberle herkes şunu görmüş oldu; sendikal yaşamda, kamu memurun amiri değildir!

Sağlık ve sosyal hizmet kolunda Türkiye’nin en büyük örgütlü gücü ve bağımsız bir sivil toplum hareketi olarak, sendikal hareketimizin önceliğinin her zaman kamu görevlilerinin hak ve çıkarları olduğunun altını çiziyor ve ekliyoruz; sendikal bağımsızlığımızı, gücümüzü medeniyet değerlerimizden ve üyelerimizden alarak ilkesel duruşumuzla daha da güçlenmektedir.

Neticede, düne göre yetki ve sorumluluğumuzda değişen hiç bir şey yok.

Amacımız, sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının hakkını, hukukunu savunmak, kazanımlarına kazanım katarak yaşam standartlarını yükseltmektir.

Selam ve dua ile...

 

 

  • PAYLAŞ :