ÖZE DÖNEN, GELECEĞE YÜRÜYEN “BİZ”

“Dünyanın çivisi çıktı” der ve kurtulur kimileri; gördükleri, duydukları, farkına vardıkları aykırılığın, kötülüğün, haksızlık ya da hadsizliğin sorumluluğundan. 
Esasen fikrine uymayan her yaklaşım, eylemleriyle örtüşmeyen her söylev, inanç değerleriyle uyumsuz her inisiyatif, dile uymayan, kulağı tırmalayan her ses ve söz üzerinden içe bakan yönüyle aklanma, dışa bakan yönüyle faili meşhul suçlama ihtiyacını aynı anda karşılıyor bu üç kelimeden ibaret basit cümle…

“Çivi çıktı” tespiti yapan, vaziyeti kotarmış ve kendisini de çıkan çivinin sorumluğundan kurtarmış oluyor, yerleşik inanca ve istikrar bulmuş örfi bakışlara göre…  Peki gerçek öyle mi? Ya da gerçekten dünyanın çivisinin çık(arıl)masına sessiz kalıp çivinin çıktığını bütün avazıyla bildirmeyi maharet görenlerin çoğunlukta olduğu vakitleri mi yaşıyoruz?

Örgütlenme alanı, kuruluş zamanı, kuruluş coğrafyası ve uğraşı konusu yönüyle ayrım yapmaksızın sivil inisiyatif, sivil itaatsizlik ya da insanı ve dünyayı daha iyisi, güzeli ve doğrusuyla tanıştırma ve buluşturma çabası içinde olan hiç kimsenin, hiçbir kesimin kulağına hoş gelmeyen, zihin dünyasına da boş gelen cümlelerin başında gelir “Dünyanın çivisi çıktı” lakırdısı.

Eyleme dönüşmeyen iyinin, çirkinliği kenara itemeyen güzelliğin, yanlışı seçenek olmaktan çıkar(a)mayan doğrunun hükmünün olmayacağını bilenlerin sayısının, kötüye, çirkine ve yanlışa itibar edenlerden daha fazla olduğuna inanmamızı sağlayacak birçok gelişmeyi yaşadık, yaşıyoruz ve yaşatıyoruz.
Teşkilatlanma bilinci, örgütlü güç iradesi, mensubiyet ve mesuliyet ilişkisi geçmiş dönemlerle kıyaslanmayacak ölçüde artıyor ve karşılık buluyor artık; hem insanı hem de dünyanın çivisinin çıkmamasını önemseyenler için.

Çivinin çıkmamasını sağlamak da bir şekilde çıkması durumunda yerine çakmak da “biz”e ait bir görev ve yetki nihayet. “Biz” hem esrarlı bir kavram hem de üzerinde esaslı şekilde düşünülmesi gereken özneler arası uzlaşma ve ortak ufuk arama ve geliştirme düzlemi. 
Kendi istek, ihtiyaç, irade ve heveslerini “biz”e önem vererek merkezin dışına itmek; aklen “kemal”, ahlâken “cemal”  noktasına varmaya dair mühim ve büyük bir gayrettir.

Çivisinin çıkmaması için çaba sarf ettiği dünyayı önemsememek, ötelemektir. Dünyayı ötelemek ve önemsememek hem niyet hem de amel olarak zordur. Çünkü bu tavır sadece diğerlerini yok saymayı değil, kendine dair de “biz” içerisinde yok olmayı göze almak demektir. Sıfatları, isimleri, makam ve mevkileri önem ve değere konu etmeyen iradenin yetkinleşmesine ter akıtabilmek ve varış çizgisine ulaşmayı hızlandıracak tefekküre zaman ayırabilmektir.

Kemâle erme noktasında bilgiye ve hikmete vakıf bir medeniyetin mensupları olarak; dünyaya aldanmak ile davaya adanmak arasında tercih yapma durumunu dahi yenilginin başlangıcı olarak görenlere ihtiram eden ecdadın mukim olduğu bir coğrafyanın mesulüyüz. Bunun bir sonucu olarak benliği “biz”e dönüştüren çağrıların, hürmet ve hikmet ehlinin varlığının yokluğunu neredeyse hiç görmedik.

Üzerinde yaşadığımız mükrim coğrafyanın yani Anadolu’nun/Türkiye’nin bugününe yön veren teşkilat, topluluk, örgüt ya da “biz”ler içerisinde de Memur-Sen ve Sağlık-Sen dünü, bugünü ve yarını itibariyle özel sayfa açılmasını fazlasıyla hak etmiştir. Bu durumu korumak ve konumu daha yukarılara taşımak için Memur-Sen’e ve Sağlık-Sen’e dair değerlendirmelerimizi, görevlerimizi ve adanmaya dair irademizi ortaya koyarken kuruluştan bugüne akıtılan teri, harcanan emeği, söz etmekten haya edilen fedakarlıkları akılda tutmak, dilden düşürmemek gerek.

2019 yılında Memur-Sen’imize bağlı sendikaların birçoğu için geçerli olan genel kurulunu ifa etme durumu Sağlık-Sen’imiz için de geçerliydi. Şubelerimizin ve sendikamızın genel kurullarını yüksek heyecan ve rekabetle, çok belirleyici olmasa da yer yer gergin süreçlerle tamamladık. Şubelerimizde görevlerini sürdürenler, devredenler, emaneti bir başka arkadaşımızın yüklenmesi adına seçim sürecine dahil olmayanlar oldu. Kişilerin yarıştığı ve Sağlık-Sen’inimizin kazandığı şube kongrelerimizden sonra genel merkez kongremiz için de hukuken son aşamaya geçildi.

Görünürde iki listenin, gerçekte Sağlık-Sen’imize hizmet, sağlık emekçileri için ter dökmek derdinde olan yüreklerin yarıştığı sendikamız genel kurulunu, süreç ve sonuçları noktasında bizleri bir araya getiren yönleriyle hatırlamak ve tarihimiz açısından kayıt altına almak doğru olur.  Seçim ve rekabetin ürettiği doğal gerginlikleri, kazanmak veya kaybetmek sonucuna dair ortaya çıkan refleks beyanlar üzerinden birbirimize davranmak da o süreçleri bunlar üzerinden hatırlamak da doğru olmaz.
Geçmişe vefa etmeyen, güne cefa etmiş olur bilinciyle hareket etmeliyiz. “Biz”i bugünlere taşıyan, yetkiyle, rakipsizlik çizgisiyle tanıştıran hiç kimsenin terinin zayi olmasına izin ver(e)meyiz.

Büyük bir aile ve ciddi bir emek örgütü olan Sağlık-Sen’imize kuruluşundan bugüne; Genel Başkan, Genel Başkan Yardımcısı, Şube Başkanı, Şube Başkan Yardımcısı, İlçe Temsilcisi, İşyeri Temsilcisi, Denetleme ve Disiplin Kurulu Üyesi, Şube ve Genel Merkez Delegesi, Üye ve Çalışan olarak emek vermiş, ter akıtmış herkesin zihnimizden, gönlümüzden ve tarihimizden ayrı olmaları mümkün değildir.

6. Olağan Genel Kurulumuzda büyük bir  teveccühüyle bizlere tevdi edilen görev dönemimizde Sağlık-Sen, fikri zeminde istikrarın, fili zeminde yeniliğin, sendikal mücadele ve örgütlenme yönüyle de aksiyoner dirayetin hakim unsur olduğu bir düşünceyle “düne sadık, güne hakim, geleceğe yön verecek birikim” rotasıyla hareket edecektir.

Sağlık-Sen’inimizin 6. Olağan Genel Kurul sürecinin başladığı 2019 yılı; üye sayısında çeyrek milyonu, mücadele tarihi noktasında ise çeyrek asrı geride bıraktığımız bir yıl oldu. 15 Mayıs 2019 esas alınarak gerçekleştirilen sendika üye sayılarının tespitine ilişkin süreç sonunda Sağlık-Sen 251 bin 631 üye sayısıyla çeyrek milyonu ilk defa aşarak kendi hizmet kolunda yine kendisine ait olan rekoru bir adım daha yukarıya taşımış oldu. Sağlık-Sen 250 bini aşkın üyesiyle, yerli, milli ve insani düşünmeyi esas alan fikri bünyesiyle hem Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolunda, hem sağlık hizmeti alanında; eylemde, söylemde, örgütlenme ve toplu sözleşme zeminlerinde “fark oluşturan sendikacı” ve “farkı yaşatan sendika” anlayışıyla rakipleriyle arasındaki farkı hem nicel hem de nitel bakımdan sürekli artıran merkez sendika konumunu güçlendirecektir.

Mücadele yılında çeyrek asra, mücadeleye omuz verenler boyutuyla çeyrek milyona ulaşan Sağlık-Sen, sağlıkta dönüşüm noktasında üyeleri üzerinden sağladığı katkıyı, sağlık sisteminde nimetlerin hakça bölüşümü bağlamında da üyelerinin katkısı ve büyük/güçlü teşkilatının katılımıyla mutlaka sağlayacaktır. “Aidiyeti Güçlü Üye-Mesuliyeti Büyük Teşkilat” ikilisini ayrılmaz bütünlüğe ve sarsılmaz kararlılığa dönüştürmüş bir teşkilatın örgütlenme alanında, toplu pazarlık mecrasında, üyenin ve ülkenin dönüşüm-bölüşüm çabasında kat edemeyeceği mesafe ve ulaşamayacağı merhale yoktur.

Bu toprağın harmanına ve Anadolu insanı mayasına katkısı büyük Mevlana’nın  “Işık saçmak için önce yanmak gerekir”  telkini yolculuğumuza yön vererek mücadelemizin yöntemini belirliyor. Şimdiki zamanın geçmişe doyduğu ve geleceğe gebe olduğu gerçeğinin idrakiyle, ilk günden düne ortaya konan birikimi emsalsiz sermaye, dünden bugüne ortaya koyduğumuz değişim hedefini rakipsiz irade, tabandan tavana, sorundan çözüme, bireyden topluma, haktan hukuka, ilkeden kurala, kuraldan değere, emekten ekmeğe doğru sendikal mücadeleyle; bilincimizi kavileştirmeye, daha fazla kişiyle temas ettirmeye, sağlık çalışanlarının haklarını geliştirmeye, nimeti hakça bölüştürmeye, sağlık sistemini hem hastalarımızı hem de sağlık çalışanlarımızı aynı anda himaye edecek şekilde insanileştirmeye dair hedeflerimiz de gayretimiz de sürecektir.

Bizler, Memur-Sen’in kurucu iradesine yön veren değerlere, Sağlık-Sen’in kuruluşunda bu değerler kapsamında ortaya konan hedeflere mutlak sadık kalarak; yeni dönemde ezelden miras hakikate hizmetin icracısı ve bilgiye yön veren tevhidi hikmetin aktarıcısı olmayı da kapsayan “iyi teşkilat, doğru akıl, güzel ahlak” kurgusuyla “Tüyleri aynı olan kuşlar, bir araya toplanır”dan mülhem bir bakışla sorunları, çözümleri, hayalleri, tepkileri, değer ve hedefleri aynı sağlık çalışanları Sağlık-Sen’de toplanır, Sağlık-Sen’le yol alır” çağrısıyla “biz”i büyütmenin, sağlık alanında adalet gemisini hakkaniyet limanına doğru yürütmenin peşinde olacağız.
Bu noktada, Genel Kurullarımız sonrasında rekabetin yorgunluğunu nezaket ve letafet bakışıyla paylaşıp hafifleten Teşkilâtımıza, “örgütlen ve güçlen” anlayışıyla sahaya hakim olan, selamlaşmadık sağlık çalışanı, ulaşılmadık sağlık kurumu bırakmayan Şube Başkanlarımıza ve ekip arkadaşlarına, “Diğerlerinden istifa edilir, Sağlık-Sen’in sendikacılığından istifade edilir” gerçeğiyle ve “Sağlık Emekçisi isen sendikan elbette Sağlık-Sen” davetiyle bütün sağlık emekçilerini “biz”den gören ve “biz”e yönlendiren bütün teşkilat mensuplarına teşekkür ediyoruz.

Sözün özü; dünyanın çivisinin çık(arıl)masına da sağlık emekçisinin alın terinin yok sayılmasına da izin vermeyecek gücün, adil bölüşüme doğru göçün adıdır Sağlık-Sen…

  • PAYLAŞ :