SAĞLIK OKURYAZARLIĞI SEMPOZYUMU ANKARA’DA BAŞLADI

Sağlık-Sen SASAM Enstitüsü tarafından düzenlenen Halk Sağlığı Günleri Sağlık Okuryazarlığı Sempozyumu Ankara’da yapılıyor. Sempozyumun açılışına Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun yanı sıra TBMM İdare Amiri, Memur-Sen Onursal Başkanı ve Ak Parti Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu’nun yanı sıra çok sayıda bürokrat ve akademisyen katıldı. Sempozyum 5 oturumda yapılacak ve iki gün sürecek. Sempozyum sonrası bir sonuç bildirgesi hazırlanacak ve kamuoyuna açıklanacak.

 

MEMİŞ: KUTSAL BİR MESLEĞİN MENSUPLARIYIZ

 

Sempozyumun açılışında konuşan Memur-Sen Genel Başkan Vekili ve Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, insanımızın bedenen ve ruhen sağlık içinde olması için, doğumundan ölümüne her an yanında olan ve 24 saat hizmet sunan kutsal bir mesleğin mensubu olduklarını söyledi.

 

Özellikle son 12 yılın çok yoğun bir çalışma temposu içinde geçtiğini söyleyen Memiş, kısıtlı insan kaynağı ile Cumhuriyet tarihinin en büyük reform hareketinin gerçekleştirildiğini ifade etti. Sağlıkta Dönüşüm Programı adıyla devam eden süreçte sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaştığını belirten Memiş, “Kişi başı sağlık kurumlarına başvuru sayısı en az 3,5 kat arttı. İlaç tüketimi en az 3 kat arttı. Evlerimiz ecza deposu oldu ve halkımız bu gelişmelerden büyük memnuniyet duydu. Sağlık hizmetlerinden memnuniyet yüzde 39’lardan 75”lere yükseldi. Tıbbi teknolojide, biyoteknolojide, klinik kalitede önemli ilerlemeler kaydedildi. Türkiye Bugün yerli ilaç üretimine hazırlanıyor, kampüs hastane temellerini atıyor.” şeklinde konuştu. Ancak bütün bu güzel gelişmelere rağmen insan ve toplum sağlığımızı ve sağlık sistemimizin sürdürülebilirliğini tehdit eden sorunların da ciddi şekilde büyüdüğünü kaydeden Metin Memiş, kanser vakalarının, kalp damar hastalıklarının, diyabet vakalarının, dolayısıyla hastalık yükünün gün geçtikçe arttığına şahit olduklarını kaydetti.  Bugün bütün dünyayı muzdarip eden, sağlık sistemlerini hizmet üretemez noktaya getiren küresel sağlık tehditlerinin ülkemizde de hissedildiğini vurgulayan Metin Memiş, “Sağlık okuryazarlığı düşük bir toplum olmamız, yaşam biçimimizi, üretim ve tüketim anlayışımızı belirleyen sosyo-kültürel ve sosyo-politik tercihlerimiz gibi faktörler de sağlığımızı koruma ve geliştirme mücadelemizi zorlaştıran etkenler olarak karşımızda duruyor.” dedi.

 

SAĞLIK TIBBİ BİR SÜREÇ OLDUĞU KADAR SOSYAL BİR SÜREÇTİR

 

Sağlığın tıbbi bir süreç olduğu kadar sosyal bir süreç olduğuna dikkat çeken Metin Memiş, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de bireyin sağlığını içinde yaşadığı çevrede koruyan sistemler inşa etmenin kaçınılmaz bir ihtiyaç olarak kendisini hissettirdiğini kaydetti.

 

Bu sebeple, sağlığı sosyal dinamiklerden bağımsız düşünmediklerini söyleyen Memiş, yaşam boyu sağlık mücadelesinin temel hedeflerine ve stratejilerine bakıldığında ekonomik, sosyal ve siyasal tabanlı bütün politikaların doğrudan etkilediğini belirtti. Memiş, insanımızın sağlığı ve sağlıklı nesiller için; devlet kurumları, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve medyayla 360 derecelik bir sorumluluk ilişkisi kurulmasının zorunlu olduğunu belirtti.

 

Sağlık Sen olarak, ulusal ve küresel halk sağlığı mücadelesinin aktif bir paydaşı olmanın gereğine inandıklarını belirten Metin Memiş, bu konuda kendilerini sorumlu hissettiklerini dile getirdi.

 

YAŞAM BOYU SAĞLIK HEDEFİNE ÖNCÜLÜK ETMESİ İÇİN SASAM’I KURDUK

 

Bir taraftan “yaşam boyu sağlık” hedeflerine öncülük etmek,  diğer taraftan sağlık hizmetlerini, hem halkımız, hem sağlıkçılar için en nitelikli koşullara ulaştırmak istediklerini söyleyen Metin Memiş, bu hedeflere hizmet etmesi amacıyla 2014 yılında SASAM Enstitüsü’nü kurduklarını belirtti.

Sağlığın sosyalizasyon sürecini doğrudan etkileyen bir konu olması nedeniyle Türkiye toplumunun sağlık okuryazarlık düzeyini tespit etmenin doğru bir adım olacağına inandıklarını söyleyen Memiş, Halk Sağlığı Günlerinin ana teması olarak seçtikleri, sağlıklı yaşam vizyonunun en önemli ayaklarından olan sağlık okuryazarlığı konusunda da Türkiye’de yapılan ilk bilimsel araştırmayı gerçekleştirdiklerini dile getirdi.

 

Bu araştırmayla sadece toplumun sağlık okuryazarlık düzeyini değil, kültürel olarak sağlık algısına, sağlık hizmeti algısına,  edinilen sağlık alışkanlıklarına dair veriler de elde etmeye çalıştıklarını söyleyen Memiş, Türkiye’de özellikle son 12 yılda çarpıcı şekilde artan sağlık imkanlarını, vatandaşların kullanım alışkanlıklarının ve bu alışkanlıkları besleyen faktörlerin, sağlık sistemine, sağlık hizmet üretim sürecine etkilerinin mutlaka incelenmesi gerektiğine inandıklarını vurguladı.

 

SORUNLARI BAŞA ÇIKILAMAZ HALE GETİREN KIŞTIRTILMIŞ SAĞLIK HAKKI ALGISIDIR

 

Şiddet başta olmak üzere artan iş sağlığı riskleri, iş yükü, mesleki tükenmişlik gibi sorunları başa çıkılamaz hale getiren en temel olgunun, sorumluluk bilincinden uzak ve kışkırtılmış sağlık hakkı algısı olduğunu düşündüklerini söyleyen Memiş, “insanımızdaki sağlık hizmetini normalleştirecek bir politik kararlılığa ihtiyaç olduğuna inanıyoruz. Bu noktada, bireysel, sektörel ve toplumsal düzeyde halk sağlığını önceleyen bir sosyalizasyon hedefliyor isek, mutlaka bu hedefe siyaset kurumu liderlik etmeli, özellikle halka dönük mesajlar boyutuyla sağlığı siyaset üstü bir konu olarak gündemine almalıdır.” Dedi.

 

Sağlık hizmetlerinin yönetim ve planlama süreçlerinin, halk sağlığı stratejilerini güçlü şekilde uygulamaya imkân sunacak biçimde yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini kaydeden Memiş, ekonomik ve sosyal açıdan büyük yıkımlara yol açması muhtemel bu tehditlerle mücadelenin, güçlü yatırımlar ve sürdürülebilir sistemler gerektirdiğini söyledi.

 

KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ YENİDEN REVİZE EDİLMELİ

 

Bu denli önemli bir alanda stratejik hedefleri ve eylem planlarını taşıyacak güçlü sağlık alt yapılarının oluşturulmasının mecburiyet olduğunu söyleyen Memiş, “Koruyucu sağlık hizmetlerini gerçekten de yeniden revize etmemiz gerekiyor. Ancak bunu yaparken aile hekimlerine farklı yaptırımlarla onları sisteme küstürecek adımları atmak yerine sahanın gerçeklerini yeniden gözden geçirmek için bakanlığımızın bu noktada daha hassas davranması gerekmektedir. Sağlık Bakanlığının aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarını motive ederek halkımız için ulaşılabilir ve tercih edilebilir hizmet sunumunun yollarını aramasını bekliyoruz.  Aile ve toplum sağlığı hizmetlerini yürüten sağlık profesyonellerini, halkımızın sağlık bilincini biçimlendirecek sosyalizasyon ajanları olarak güçlendirmek gerektiğine inanıyoruz.” Şeklinde konuştu.

 

KAMPANYALAR MEDYAYLA SINIRLI KALMAMALI

 

Son yıllarda ortaya konulan sağlıklı yaşam programlarını iyi niyetli çalışmalar olarak takdir etmekle birlikte, halka yansıyan boyutuyla etkisiz kaldığını gördüklerini belirten Memiş, sağlık okuryazarlığı araştırmasında Bakanlığın kampanyaları ile ilgili toplumdaki farkındalık düzeyinin çok düşük olduğunun görüldüğünü dile getirdi.

 

Sağlıklı birey ve toplum hedefleri doğrultusunda bütün toplum kesimlerine ulaşılması hedefleniyorsa, bunun için sadece medya kampanyalarının yeterli olmayacağının görülmesi gerektiğini söyleyen Metin Memiş, sahada görevlendirilen kadroların donatılması ve güçlendirilmesi gerektiğini kaydetti.

SAĞLIĞA GÖSTERİLEN ÖZEN, HALKIN KENDİSİNE VERDİĞİ DEĞER VE DUYDUĞU SAYGININ GÖSTERGESİ

Sağlığa gösterilen özenin, halkımızın kendisine verdiği değerin ve duyduğu saygının göstergesi olduğunu belirten Metin Memiş, en temel hedefin, insanımızı bu bilince eriştirmek olması gerektiğini belirtti. Memiş, bunun için hep birlikte, sağlığın siyaset üstü bir mesele olarak ele alınıp, milli bir seferberlik duygusuyla sağlıklı yaşam hedeflerinin sahiplenilmesi gerektiğini ifade etti.

 

SAĞLIK CAMİAMIZIN DA MİLLETİMİZİN DE ACISI ACIMIZDIR

 

Konuşmasının başında, ülkemizin istikrarı ve huzuruna kast eden teröre onlarca evladımızı şehit verdiğimizi ifade eden Memiş, “Bir kez daha şehitlerimize Allah’tan Rahmet, milletimize sabır ve vakar diliyorum. İnsanlığa kast eden hain terör saldırılarını lanetliyorum. Allah’ın izniyle teröristler ve terörü besleyen kirli eller adalet ve yaşatma idealiyle kuşanmış insanlık karşısında er veya geç mağlup olacaktır. Dün, PKK tarafından katledilen hekim arkadaşımızın ve eczacı arkadaşımızın ailelerine taziye için Diyarbakır’da, ardından yine Şehit polis memurumuzun memleketi Kırıkkale’de hemşire olan eşinin yanındaydık. Hem sağlık camiamızın hem de milletimizin acısı acımız, yüreğindeki yangın yüreğimizdeki yangın olmuştur.” Şeklinde konuştu.

 

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan SASAM Sağlık Politikaları Direktörü Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan SASAM’ın, Sağlık-Sen’in politika ve uygulamalarının altyapısını oluşturmayı amaçlayan, sağlık, sosyal politika ve işgücü politikalarına ilişkin küresel ölçekte ve Türkiye ölçeğinde kanıta dayalı bilgi üreten, kaynağı çalışanların alın teri olan, alanında ilk ve tek strateji kuruluşu olduğunu belirtti.

 

ÜNÜVAR: SAĞLIK-SEN YİNE ÖNEMLİ BİR ÇALIŞMAYA İMZA ATTI

Ak Parti Adana Milletvekili ve TBMM eski Sağlık Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Necdet Ünüvar da konuşmasında, Sağlık-Sen’in yaptığı çalışmaların önemine dikkat çekti. Sağlık hizmeti verenle, hizmeti alanın arasındaki iletişimin artırılmasının, hizmetin kalitesini de artıracağını belirten Ünüvar, “Daha önce şiddetin önlenmesi konusunda yaptığı çalışmalarını takdir ettiğimiz Sağlık-Sen, yine önemli bir görev üstlendi. Sağlık-Sen, sağlıkla toplum arasındaki ilişkileri iyileştirmek amacıyla önemli bir araştırma yaptı. Sınırlı ve yetersiz sağlık okuryazarlığının sağlık hizmetlerinin sunumunda zorluklar ve maliyetinde artışlara sebep olmaktadır.” şeklinde konuştu.

 

Konuşmasında sağlık çalışanlarının terör örgütü PKK tarafından hedef alındığını belirten Prof. Ünüvar, Diyarbakır’da öldürülen Dr. Abdullah Biroğul’un öldürülmesini, katilleri belli iken cılız bir sesle geçiştirenleri ve sessiz kalanları milletimizin fark ettiğini ifade etti.

 

 

 

 

 

 

 

GÜNDOĞDU: YAPILAN ÇALIŞMALARDAN ONURSAL GENEL BAŞKANINIZ OLARAK GURUR DUYUYORUM

 

TBMM İdare Amiri, Ankara Milletvekili ve Memur-Sen Onursal Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu da yaptığı konuşmada, Onursal Genel Başkan olarak, Sağlık-Sen’in yaptığı çalışmadan gurur duyduğunu belirtti. Gündoğdu, sağlık okuryazarlığı kadar halk iradesi okuryazarlığının da önemli olduğunu ifade etti. Bazı kesimlerin teröre karşı duyarsız kaldığını söyleyen Gündoğdu, şehitleri katleden teröristleri kınamayı bile beceremeyen, yapamayanların olduğunu belirtti. Gündoğdu, “Darbecileri ve teröristleri sevenlerle, karşıtlarının insan sevgisi mücadelesine şahitlik ediyoruz. İnşallah darbe karşıtları kazanacak” şeklinde konuştu.

 

Konuşmasında kendisinin siyasete girmesi ve koalisyon görüşmelerine yönelik değerlendirmelerde de bulunan Ahmet Gündoğdu, 1 Kasım’da yapılacak seçimin Selahaddin Eyyübi’yi durdurduk diyenlerle, millet iradesi arasında geçeceğini ifade etti. Memur-Sen ve Sağlık-Sen’in geçmişte ülke, millet ve ümmet adına yaptığı çalışmalar doğrultusunda 1 Kasım seçimlerinde de en doğru seçimi yapacağı ve kararı vereceğine olan inancını dile getirdi.

 

 

 

 

BAKAN MÜEZZİNOĞLU: SASAM’A VE SAĞLIK-SEN’E TEŞEKKÜR EDİYORUM

 

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu yaptığı konuşmada, Sağlık Okuryazarlığı konusunda yaptığı çalışmadan dolayı SASAM ve Sağlık-Sen’e teşekkür etti. Sağlık camiasının canı pahasına hizmet eden bir meslek grubu olduğunu belirten Bakan Müezzinoğlu, katledilen doktor ve eczacının Diyarbakırlı ve Kürt kökenli olduğunu belirterek, “Bizi bunlar da ilgilendirmiyor. Bizi insan olması ilgilendiriyor. Yaşatabilme idealini taşıyan insanların katledilmesi ilgilendiriyor. Kürt kökenli vatandaşlarımızın hakkını koruma iddiasında bulunanların, insanlık dışı bir terörizm yapanlar ve bunlara karşı duramayan, eleştiremeyenler var” şeklinde konuştu.

 

Sağlık-Sen’in yaptığı çalışmaların her zaman kendilerini mutlu ettiğini belirten Müezzinoğlu, yapılan eleştiriden de faydalandıklarını ifade etti. Sağlık-Sen’in iyi niyet ve çalışmasından bir tereddütleri olmadığını ifade eden Müezzinoğlu, yapılan çalışmalardan da istifade ettiklerini kaydetti.

 

Halk Sağlığı Günleri kapsamındaki sağlık okuryazarlığı konusunu çok önemli bulduğunu ifade eden Müezzinoğlu, sağlıklı yaşamın kültüre dönüşmesini önemsediklerini ifade etti. Bilgi kirliliği ile toplum bilincinin darmadağın edilmesine müsaade edilmemesi gerektiğini söyleyen Bakan Müezzinoğlu, sağlığın çok paydaşlı olarak kabul edilmesi ve sağlık hizmetinin de çok paydaşlı olarak sunulmasının önemine dikkat çekti. 

  • PAYLAŞ :