Milletimiz İçin “Milletin Adamı” Diyeceğiz

Memur-Sen ve Milli İrade Platformu'nu oluşturan sivil toplum kuruluşları, Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda ortak bir bildiri yayınladı. 

İşte o bildiri: 

 

Millet olarak, ilk kez doğrudan kendi irademizle Cumhurbaşkanı seçeceğimiz ve siyasal tarihin akışına da etki edecek bir süreci yaşıyoruz.12.Cumhurbaşkanının doğrudan milletin oylarıyla seçilecek olmasını,vesayeti tasfiye sürecinde son aşamaya gelindiğinin tescili olarak görüyoruz.


İnşa ve ihyası için mücadele ettiğimiz medeniyet değerlerimiz, yakın tarihten çıkardığımız sonuçlar, medeniyet havzamızda yaşananlar, 12. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine çok daha büyük anlam ve sonuçlar yüklememizi de zorunlu hale getiriyor.


Çünkü, milletin oylarıyla seçilecek ilk Cumhurbaşkanı,kadim medeniyetimizin ihyası ve Yeniden Büyük Türkiye davalarının öncüsü olma sorumluluğunu da üstlenecektir.Milletin oylarıylaseçilecek 12.Cumhurbaşkanımız; istikbal, istiklal ve istikrar noktasında büyük bir ivme yakalayan ülkemizin demokratikleşme, sivilleşme ve özgürleşme yolculuğunun da liderliğini yürütecektir.


Türkiye, sadece milletimiz için değil medeniyet havzamızdaki bütün ülke ve toplumlar için yeni ufuk ve umutların öznesi olmak durumundadır. Artık, Türkiye herhangi bir ülke değildir. Artık, Türkiye başka coğrafyaların yaralarını saran, mazlumlarına kol kanat geren, zulme ve zalime karşı sessiz kalmayan proaktif diplomasiyi esas alan vizyoner bir ülkedir. Cumhurbaşkanının halkın oylarıyla seçilecek olmasını, mevcut siyasi iradenin millet egemenliğine ve milletin takdirine bağlılığının göstergesi olarak kabul ediyoruz.


Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilecek olması önemli ancak halkın doğru kişiyi, doğru ismi C.Başkanı olarak seçmesi de çok önemli. Biz, bu noktada, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu C.Başkanı profilini ve sahip olması gereken nitelikleri ifade edelim.


12. Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin lideri olacaktır. Türkiye, gelecek vizyonuna uygun olarak Lider Cumhurbaşkanı profiliyle, medeniyetin ihyası ve Yeniden Büyük Türkiye inşası sürecini hızlandırmalıdır. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu Lider Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’da yazılanlar dışında vasıflara da sahip olması gerekir.


Milli İrade Platformu olarak;
*  Vesayetle mücadele etme kapasitesi, demokrasiyi kurumsallaştırma hedefi olacak, küresel vesayetin bitirilmesinde cesur davranacak ve muhataplarına meydan okuyabilecek,
*  İnsan hakları, insan onuru ve eşit vatandaşlığı önemseyecek, demokratikleşme sürecine hız katacak ve demokrasinin kurumsallaşmasına katkı sağlayacak,
*  Sivilleşmeyi hızlandıracak, sivil toplum kuruluşlarıyla devamlı istişare halinde olacak,
*  Çözüm Sürecini, Devletin, ülkenin ve milletin birliğine dair hassasiyetleri koruyarak devam ettirecek,
*  Ekonomik istikrarın korunmasına ve ekonominin büyümesine katkı sunacak vizyona sahip olacak,
*  Kadim medeniyet değerlerimizin yeniden inşasında tarihsel sorumluluk üstlenerek, medeniyet ve kültür değerlerimizi dünya ile buluşturacak,
*  Kültür-Gençlik-Eğitim ve Ahlak alanlarında hem Devlet erklerine hem de topluma öncülük yapacak,
*  Milletin ortak talebi ve hedefi olan Sivil Anayasa’nın; eşit vatandaşlık temelli bir anlayışla yapım ve yazımına öncülük edecek,
*  Yasama, yürütme ve yargı erklerinin işbirliği ve uyum içerisinde çalışmasını sağlayacak,
*  Şeffaf ve hesap verebilir bir Devlet yönetimi için denge ve denetleme mekanizmalarının kurulmasına ve işletilmesine öncülük edecek,
*  Emek ve Sermaye kesimiyle sürekli ve etkileşime açık iletişim kuracak ve bu kesimler arasında ihtiyaç duyulduğunda uzlaşma zemini oluşturabilecek,
*  Avrupa Birliğinin demokratik standartlarını yakalama noktasında öncülük ederek, Birliğin demokrasi ve özgürlükler konusundaki çifte standart uygulamalarını sona erdirmek için mücadele edecek,
*  Bölgesel ve küresel risklere karşı inisiyatif alacak ve Dünya mazlumlarının sözcüsü olacak
vizyona sahip Lider Cumhurbaşkanı istiyoruz.


Cumhurbaşkanı adaylarının hem Türkiye’yi tanımak hem de Türkiye’de tanınmak yönüyle benzer durumda olmadıklarının bilincinde olarak; Türkiye’yi bilen, milletiyle ortak ya da benzer bir hayat öyküsüne sahip, milletle aynı sıkıntıları çeken, milletin sevinçlerini, gelenek, göreneklerini bilen ve yaşayan., medeniyetin değerlerini yaşayan ve yayan, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal dengelerini bilen ve yönetebilen bir C.Başkanı istiyoruz.


Bizler, Türkiye’nin siyasi, ekonomik, kültürel ve toplumsal açıdan bugün ulaştığı seviyeye bakarak; geçmişte yaşadığımız sıkıntı ve baskıları, devletin karşı karşıya kaldığı küresel operasyonları, millet-devlet arasında çıkarılan çatışmaları ve bunları çıkaranları unutmadık, unutmayacağız.


Üniversite kapılarından geri çevrilen genç kızlarımızı, Kur’an Kurslarına gidemeyen çocuklarımızı, başörtülü olduğu için memurluğu sona erdirilen kadın kardeşlerimizi, Kürt olduğu için ötekileştirilenleri, evladıyla Kürtçe konuştuğu için jandarma şiddetine maruz kalan anneleri, kesintisiz eğitim uygulamasıyla kendi çocuklarına ve gençlerine zulm eden devlet aygıtını, katsayı uygulamasıyla siyaseten kast sistemine dayanan eğitim sistemini bu ülkede yaşadık.  Kendi vatandaşını tehdit olarak görüp darbe yapan, muhtıra yazan ceberrut devlet hüküm sürdü Türkiye’de. Bir yandan ötekileştiren devlet, diğer yandan kan pazarı kuran terör örgütü geri gelmeyecek otuz bin canımızı ve çözümsüz otuz yılımızı çaldılar. 28 Şubat’ın zulmünün etki ve travmalarıhala tam olarak bitmiş değil.


Evet, bugün bunların hiçbiri Türkiye’de sıkıntı olarak yok. Millet daha özgür, daha müreffeh, daha huzurlu. Yollarımız, havaalanlarımız, hastanelerimiz, üniversitelerimiz, köprülerimiz, barajlarımız her geçen gün artıyor. Hayat kalitemiz sürekli yükseliyor. Çözüm süreciyle birlikte terör ve terör mağduriyeti sona eriyor.


Kesintisiz eğitim yerine 4+4+4 sistemiyle çocuklarımız daha esnek tercihlerde bulunabiliyor. İmam-Hatip ortaokulları açıldı. Katsayı uygulaması sona erdi. Kız öğrencilerimiz ve kadın kamu görevlisi kardeşlerimiz başörtüsüyle eğitim görebiliyor, kamu hizmeti sunabiliyor.  Kamu görevlileri toplu sözleşme hakkına sahip kılınırken, işçilerin grev yasakları azaltıldı.


Hak ve özgürlüklerin esas, yasakların istisna olduğu bir Türkiye var artık. Filistin’in, Arakan’ın, Somali’nin yardımına koşan bir Türkiye var.  Türkiye, bölgesel ve küresel ölçekli konularda sözü dinlenen, tepkisi merak edilen bir ülke artık.


Bütün bunlar, son on yıllık dönemdeki siyasi ve ekonomik istikrarın, demokratikleşme ve özgürleşme kararlılığının sonucudur. 12 Eylül 2010 referandumuyla, devlet, milletin devletine dönüşmüş ve devletin milleti algısı sona ermiştir.  Türkiye, uzun soluklu ve tarihe kayıt düşen gelecek vizyon belgelerini açıklamıştır.  Bölgesel ve küresel aktör Türkiye yolculuğu da kararlı bir şeklide devam etmektedir.

 

Biz bu gerçekler ışığında, 12. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Milli İrade Platformu olarak;  
Türkiye’nin bu dönüşüm hikayesine, reformist sürecine, özgürleşme ve demokratikleşme iradesine, vesayetin deşifresine ve tasfiyesine öncülük eden siyasi hareketin liderliğini yapan, dünya mazlumlarının sesi ve nefesi Türkiye fotoğrafını ortaya çıkaran, zulme ve zalime karşı diplomasinin sahte nezaketine sığınmadan tepki verebilen, İsrail Devlet Başkanına “oneminute”,  otuz yıl terör estiren örgüte “silahı bırak” diyebilen,  Çözüm Sürecini sahiplenen “milletin adamı” Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğiz.

  • PAYLAŞ :